GEÇMİŞ TECRÜBELERİN IŞIĞINDA OLASI BİR VERGİ BARIŞI İÇİN ÖNERİLER
Dr. İsmail PAMUK-Yeminli Mali Müşavir
Olası bir vergi barışı yıl başında sıkça konuşulan konulardan biriyken, son dönemde Covid-19 salgını nedeniyle önemli ölçüde gündemden düşmüştür. Ancak, kanaatimize göre, tam da böylesine bir dönemde, bir vergi barışı düzenlemesine son yıllarda hiç olmadığı kadar ihtiyaç bulunmaktadır. Elbette bunun zamanına siyasi otorite karar verebilecek olmakla birlikte, öncekilere nazaran daha esnek ve uygun koşullarda tedvin edilecek bir vergi barışı, hem devlet hem de millet lehine sonuçlar doğuracaktır.
7143 sayılı Kanunun (7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 2018 yılında yayımlanmış olup, vergi barışına ilişkin son kanundur) gerekçesinde belirtilen şartlara uygun biçimde, olası bir vergi barışı; ülkemiz ekonomisinin büyüme hızını destekleyecek ve bu suretle kalkınmasını devam ettirecek; Covid-19 salgını nedeniyle oluşan risklerin bertaraf edilmesine katkı sağlayacak; geçmiş dönemlerin riskini azaltarak müteşebbislerin iş ve yatırım kararlarına daha sıhhatli bir şekilde odaklanmalarına imkan sağlayacaktır. Diğer yandan devletimize de bu suretle kaynak oluşacaktır. Ancak tekraren belirtilmelidir ki, zikredilen faydaların tahakkuk edebilmesinin; yapılacak düzenlemenin, öncekilere göre oldukça esnek ve uygun koşullara sahip olmasına bağlı bulunduğu düşünülmektedir.
Konuya ilişkin önerilerimiz, fazlaca detaya girmeksizin aşağıda belirtilmiştir. Bununla birlikte, söz konusu öneriler genişletilmeye ve derinleştirilmeye açıktır.
1-Her türlü amme borcu vergi barışı kapsamında yapılandırılmalı ve bunların yapılandırılmasında; mümkün ve makul olan en düşük faiz oranı esas alınmalı, taksit vadeleri uzun döneme yayılmalı ve en önemlisi ilk taksit ödemesi, Covid-19 salgınının etkilerinin sona erip ekonomik faaliyetlerin tamamen normale döneceği düşünülen (ayrıca mücbir sebep kapsamındaki mükelleflerin sigorta primi, muhtasar beyanname ve benzeri bir kısım ödemeleri 2020 yılı sonuna doğru yapılan erteleme nedeniyle sıkışacağından, örneğin 2021 yılının ilk ayı gibi) bir tarihten sonra başlamalıdır. Aksi takdirde, vergi barışından faydalanmak istediği halde, sekteye uğramış ekonomik faaliyetler nedeniyle ödeme gücünü kaybeden mükellefler, bu imkandan yararlanamayacaklardır.
Bu şekilde kamuya kaynak sağlama bakımından da, peşin ödeme veya kısa vadede ödeme yapmak isteyenlere, borçlu oldukları tutarlardan teşvik edici ölçüde indirimler yapılabilir.
Diğer yandan yapılandırılan amme alacaklarının, ilk taksiti veya bir yıl içinde ikiden fazla taksiti ödenmezse gibi, vergi barışı şartlarının kaybedileceğine ilişkin düzenlemeler yapılmamalıdır.
Bu bölümde belirtilen öneriler, kesinleşmemiş veya dava aşamasındaki alacaklar, matrah artırımı gibi olası vergi barışı düzenlemesinin diğer tüm unsurları için de geçerlidir.
2-Matrah artırımı bakımından; gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi bakımından ne kadar yüksek matrah beyan edilmişse, vergi barışından yararlanmanın maliyeti o kadar yüksek olmaktadır. Bu durum ise, vergiye nispeten gönüllü mükellefler aleyhine sonuç oluşturmaktadır. Böyle bir sonucun doğmasının engellenmesi; hem daha adaletli olacak, hem de vergiye nispeten gönüllü mükelleflerin motivasyonunu azaltmayacaktır. Diğer bir ifadeyle, matrah artırımı bakımından sadece beyan edilen tutarlar dikkate alınmamalı, diğer başka ölçüler de değerlendirilmelidir. Bahse konu olumsuz durumun bertaraf edilmesi için tam ve zamanında ödeme yapan mükelleflere önemli bir ölçüde indirim sağlanması muhtemel çözümlerden biridir ve fakat tek başına yeterli değildir.
Öte yandan, özellikle katma değer vergisi bakımından matrah artırımı hükümlerinden yararlanmanın maliyeti çok yüksek olabilmektedir. Bunun sonucu olarak, geçmiş dönemlerde, mükelleflerin gelir/kurumlar vergisi bakımından matrah artırımından yararlanmalarına karşılık, katma değer vergisi için yararlanmadıkları gözlemlenmiştir. Bu halde, başta katma değer vergisi olmak üzere, matrah artırımı hükümlerinden yararlanmanın maliyeti daha uygun hale getirilmelidir.
Katma değer vergisi bakımından matrah artırımından yararlanılması halinde, devreden KDV bakımından herhangi bir düzeltme yapılmamalıdır. Aksi düzenlemeye haiz olması, 7143 sayılı Kanunun bize göre önemli eksikliklerden biriydi.
7143 sayılı Kanunun 1 Seri No’lu Genel Tebliğinde katma değer vergisi bakımından; “Yıl içindeki beyannamelerinin tamamını vermekle birlikte, beyannamelerin bazılarında “Hesaplanan Katma Değer Vergisi” bulunmayan mükelleflerin artırım talebinde bulunmaları hâlinde, hesaplanan vergi bulunan beyannamelerindeki hesaplanan vergiler toplanacak ve bu toplama, ilgili yıl için öngörülen artırım oranı uygulanarak artırım tutarı hesaplanacaktır. Ancak bu tutar, mükellefin gelir/kurumlar vergisi matrah artırımına % 18 oranı uygulanmak suretiyle bulunan tutardan küçük olursa büyük olan tutar dikkate alınacaktır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu düzenleme, önemli derecede adaletsiz sonuçlar doğuran uygulamalardan biri olarak ortaya çıkmıştır. Olası yeni bir vergi barışında, adaletsizlik oluşturacak bu türde düzenlemeler yapılmamalıdır.
Matrah artırımına izin verilen mükellefler hakkında Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesine istinaden vergi suçu raporu yazılmamalıdır. Bu husus, zaten 6111 sayılı Kanun (2011 yılında yürürlüğe girmiş olan vergi barışı kanunudur) için geçerliydi. Ancak 7143 sayılı Kanun bakımından geçerli olmaması, mezkur Kanunun kanaatimizce önemli eksikliklerinden diğer biriydi.
3-Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan emtiaya ilişkin kayıtların düzeltilmesinde, hesaplanacak katma değer vergisi oranlarının düşük tutulması gerekmektedir. Bunun için, 7143 sayılı Kanunun 1 Seri No’lu Genel Tebliğinde belirtildiği gibi, işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtiaya ilişkin oranlar (% 18, % 8 ve % 1 oranları yerine sırasıyla % 10, % 4 ve % 0,05) dikkate alınabilir.
4-Kasa ve ortaklardan alacaklar hesaplarının düzeltilmesinde, öteden beri % 3 oranı olarak dikkate alınmaktadır. Bu oranın bir miktar düşürülmesi faydalı olacaktır.
5-Yaptığımız araştırmalar kapsamında, Haziran/2017 tarihli Vergi Konseyi Katma Değer Vergisi Çalışma Grubu Raporu (tartışmaya açık taslak metin) tetkik edilmiştir. İhtilafsız biçimde faydalı olduğu mütalaa edilen söz konusu rapordaki kimi önerilerin yasalaşması memnuniyet vericidir. Bu bağlamda olası bir vergi barışı kanunu çalışmalarına, Vergi Konseyi aktif bir biçimde dahil edilmeli ve önerileri dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak, tamamen kişisel kanaat ve tecrübeye dayanan bu öneriler, olası bir vergi barışının, hem devlet hem de mükellefler bakımından faydasının en üst düzeyde olmasını amaçlamaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere, söz konusu öneriler, ilgili taraflarca, genişletilmeye ve derinleştirilmeye açıktır.