Şirketlerin Raporlama Yükümlülükleri Artıyor!

5 Ocak 2023’den beri yürürlükte olan Yeni AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive [CSRD]) çerçevesindeki raporlama yükümlülükleri, 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren başlıyor.

AB çapında 49.000 işletmenin bundan etkileneceği tahmin edilmekte. Direktif ile getirilen yükümlülükler, AB içinde doğrudan ya da dolaylı faaliyette bulunan pek çok Türkiye merkezli işletmeyi de kuşkusuz yakından ilgilendiriyor.

CSDR’nin ortaya çıkmasına, şirketlerin mevcut raporlarında yer alan sürdürülebilirlikle ilgili bilgilerin yeterli olmadığına, yatırımcılar ve paydaşlar için önemli bilgileri içermediğine, açıklanan bilgilerin güvenilir olmadığına ve bilgilerin şirketler arasında kolay karşılaştırmaya izin vermediğine yönelik ciddi endişeler yol açmış durumda.

Bu bağlamda, CSRD ile şirketlerin raporlaması gereken sosyal ve çevresel bilgilere ilişkin kurallar modernize edilerek güçlendirilmekte ve böylece, yatırımcıların, sivil toplum kuruluşlarının, tüketicilerin ve diğer paydaşların, şirketlerin insanlar ve çevre üzerindeki etkilerini daha iyi değerlendirebilmesi amaçlanmakta.

CSRD’ye tabi şirketler, Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarına (European Sustainability Reporting Standards [ESRS]) göre raporlama yapacaklar. ESRS’ye uygun davranmak zorunda olan şirketler ise, -2022 yılında değiştirilen- AB Muhasebe Direktifi uyarınca belirli sürdürülebilirlik bilgilerini raporlamakla yükümlü olan şirketlerdir.

Bu çerçevede, 1.1.2024’den itibaren öncelikle 500’den fazla çalışanı olan halka açık şirketler, belli kredi kuruluşları ve halen Finansal Olmayan Raporlama Direktifi (Non Financial Reporting Directive [NFRD]) kapsamında raporlama yapan ve 2024’den itibaren CSRD kapsamında raporlama yapacak olan sigorta şirketleri ESRS’ye göre raporlama yapmaya başlayacaklar.

Aşama aşama, 1.1.2025’ten itibaren diğer tüm büyük şirketler, 1.1.2026’dan itibaren ise sermaye piyasası odaklı KOBİ’ler ESRS’ye uymak zorundalar. ESRS, “çifte önemlilik ilkesi”ni benimsemekte. Buna göre, bir sürdürülebilirlik konusu, şirketin insanlar veya çevre üzerindeki önemli fiili veya potansiyel etkileriyle ilgiliyse (etki önemliliği) veya şirket üzerinde kısa, orta veya uzun vadede önemli finansal etkilere sahipse veya sahip olabilecekse (finansal önemlilik) önemlidir ve dolayısıyla raporlamaya tabidir.

ESRS iki kısımdan oluşmakta: ESRS 1 ve ESRS 2. ESRS 1 (genel gereklilikler), raporlama yaparken uygulanacak genel ilkeleri belirlerken ESRS 2 (genel açıklamalar), -hangi sürdürülebilirlik konusunun ele alındığından bağımsız olarakaçıklanması gereken temel bilgileri ortaya koymakta. ESRS 1 ve 2 dışındaki diğer tüm standartlar ve bunların içerdiği açıklama gereklilikleri ve bilgiler, önemlilik değerlendirmesine tabi. Yani, “önemli”- lerse açıklanmaları zorunlu.

CSRD ve bu çerçevede ESRS ile özetle; raporlama ödevi genişletilip, basitleştirilmekte, önemlilik konusunda yeni bir anlayış getirilmekte (/çifte önemlilik ilkesi), raporların daha kapsamlı bir dış denetime tabi tutulması sağlanmakta, raporların, şirketlerin yönetim raporunun zorunlu bir parçası olması kabul edilmekte, yeknesak elektronik rapor formatı geliştirilmektedir. CSRD’yi sadece iklim ve çevre odaklı bir Direktif olarak değerlendirmemek gerekir; eşit ücret, insana yaraşır ücret, ileri eğitim ve adalet gibi sosyal ve etik (/etik kurumsal yönetim) boyutları da bulunmakta.

Kaldı ki; şirketlerin yüksek kaliteli ve güvenilir raporlaması, kuşkusuz daha iyi bir “kamusal hesap verebilirlik” kültürü yaratılmasına da hizmet edecek. Siyasi ve ekonomik açıdan dünyanın diğer ülkeleriyle gelişmiş ilişkilere sahip olan ve küresel ekonomiye entegre olmuş Türkiye’nin bu gelişmelerin dışında kalması düşünülemez. İşletmelerimizin gerekli hazırlıklara başlamaları gerekir.

(Kaynak: Funda Başaran Yavaşlar / Dünya Gazetesi | 17.10.2023)

About Author

Comments are closed.