Öncelikle piyasalarda neler oldu, hızlıca bir hatırlatmaya çalışalım. Çok değil yaklaşık iki ay önce başlayan kur atağı ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından bankacılık sisteminin kredi notlarında yönelik ard arda gelen not düşürme açıklamaları ile birlikte paniğe dönüşen olumsuz hava artık geride kalmış görünüyor.
Piyasalardaki bu dalgalanmanın önemli nedeni uluslararası arenada Türkiye’nin yalnızlaşmasına yönelik bir havayla beraber gelmişti. Uluslararası arenadaki havanın tersine dönmesi ile beraberde bu olumsuz durum yerini olumlu havaya bırakmaya başladı. Olumluya dönüşteki en önemli olayları ana hatları ile hatırlayacak olursak; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ve Almanya görüşmeleri sonrasında Suriye’de büyük bir insanlık dramının önlenmesinde gösterdiği aktif rol ile beraber, ABD de yaptığı temaslar yumuşamanın başlamasının en önemli kilometre taşı oldu. Arkasından artık bir gösterge gibi lanse edilen Brunson meselesinin de sonlanmasıyla ABD Başkanı’nın Türkiye’ye yönelik olumlu açıklamalarıyla beraber olumlu gidişat ivme kazanmaya başladı.
Gelişmeleri özetleyecek olursak. 2017 sonunu 3.77 ile kapatan dolar kuru, 2018 temmuz sonu itibarıyla 4.85 seviyelerine ulaşmıştı. Ancak mayıs 2018’den itibaren başlayan beklentilerdeki bozulmalar sonrası kur önce kendisini 4 TL üzerine daha sonra yeni Bakanlar Kurulu ilanı sonrasında da 4.80’li seviyelere 8 Ağustos’tan itibaren de radikal artışlarla 13 ağustosta 7 TL’yi aşarak yeni bir zirve yapmış oldu. Yaklaşık bir buçuk aydır devam eden bu kötümser hava; Merkez Bankası’nın faiz artırımı, açıklanan tasarruf önlemleri ve sonra yukarıda belirttiğimiz beklentileri olumluya çeviren gelişmelerin ardından 5.55’li seviyelere kadar gerilemiş oldu.
KURDAKİ DÜŞÜŞ NEREYE KADAR DEVAM EDER?
Şimdilerde kurun 5-5.50’li seviyelerle yılı kapatacağı beklentileri çokça konuşulur oldu. Kur konusunda ne olacağını kesin bilmek mümkün değildir. O nedenle de tahminlerin kısa sürede tekrar tekrar revizesi gerekiyor. Hele Türkiye gibi beklentiler dış ilişkilerdeki gelişmelere çok hassas olan ülkelerde uzun vadeli tahmin tutturmak hiç de kolay değil. Biz bu konuda tahminde bulunmaktan ziyade ekonomik veri paylaşmakla yetineceğiz. Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2003 kurun dengede olduğu varsayılan, yani yüzde 100 kabul edilen reel efektif döviz kuru endeksine göre bugün olması gereken dolar kuru yüzde 10 civarında da bir risk primini hesaba kattığımızda 4.70’li seviyeler bulunuyor. Bize göre içeride bütçe gerçekleşmeleri, cari açıktaki daralma gibi gelişmelere bağlı olarak dış etkenler anlamında da tekrar olumsuz bir gelişme yaşanmaması kaydıyla kurun 5’in altına gelmesi mümkün görünüyor.
Ancak unutulmamalıdır ki, ekonomideki bozulmaların tamiri, bozulma kadar hızlı gerçekleşmiyor. Daha açık deyimiyle yükselen kur seviyesinin beraberinde getirdiği yüksek enflasyon ve faiz seviyelerinin tekrar makul seviyelere dönmesi biraz daha uzun zaman alıyor. Artık Türk tahvillerine yükselen faiz oranı ile de olsa önemli talep gelmesi gibi olumlu gelişmeler, devamında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının öncelikle bankacılık sisteminden başlayarak kredi notlarını kademeli de olsa artırmaya başlamalarıyla birlikte çok daha ivme kazanabilecek. Tekrar yabancı yatırımcının Türkiye’ye gelmesi yönünde belirgin bir gelişme başlaması bu iyileşmeyi daha da artıracak. Önemli olan iyileşmenin olabildiğince hızla gerçekleşmesi ve ekonomide kalıcı hasarların oluşmaması. Kur seviyesi ile beraber bunun en iyi görüntüsünü finansal ortamın düzelmesinde gözlemleyebileceğiz.
İtohaber | 24.10.2018