Adi ortaklık, iş ortaklığı, konsorsiyum / Hasan SANCAK

Çoğu zaman tek firmanın işin riskini taşıyamaması, teknolojik birikimi ve sermaye gücünün yetersizliği nedeni ile işin müşterek taahhüt altında birden fazla firma ile ortaklaşa yürütülmesini gerekli kılmaktadır. Yerli ve yabancı firmaların farklı konularda uzmanlaşması ve becerilerinin olması, ortaklıkların oluşmasını zorunlu kılmıştır. Belli büyüklükte iş yapmak üzere bir araya gelen firmalar “Adi Ortaklık, İş Ortaklığı ve Konsorsiyum “ şeklinde kurulmuştur.

ADİ ORTAKLIK

Borçlar kanunun 620 maddesinde adi ortaklık “iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” Şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklığın kuruluşu belli bir şekle bağlanmamıştır. Bu açıdan baktığımızda ortaklığın kurulması için gerekli unsurlar üzerinden tarafların yapmış oldukları sözlü ya da yazılı anlaşma yeterli olmaktadır. Adi ortaklığı meydana getiren tarafların hukuki nitelikleri önemli değildir. Diğer bir anlatımla ortaklar gerçek ya da tüzel kişi olabilirler.

  • Adi ortaklıkların tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle Kurumlar vergisi mükellefiyeti söz konusu olmayıp, ortakların durumuna göre ayrı ayrı gelir veya kurumlar vergisi mükellefidirler. Sermaye konulması şart olmakla beraber, en az sermaye şartı ne kadar olacağı belirtilmemiştir. İsteğe bırakılmıştır.
  • Ortaklarca aksi kararlaştırılmadıkça konulan sermaye tutarı ne olursa olsun kar ve zarar eşit olarak paylaşılır. Karın hangi oranda paylaşılacağı kararlaştırılmışsa, bu hüküm zarar paylaşımını da kapsar.
  • Ortaklığın idare ve temsil hakkı esas itibariyle her birine aittir. Bu hak ortakların kararıyla ortaklardan birine bırakılabilir. Kararlar oybirliği ile alınır. Ancak ortaklık sözleşmesinde çoğunluk esas kabul edilebilir. Ortaklardan her biri ortaklığın borçlarından tüm varlıkları ile şahsen ve müteselsilen sorumludur. Ortakların kararı ile müşterek mülkiyet esası kabul edilebilir.
  • Adi ortaklıkların, tüzel kişilikleri olmadığından kural olarak, tek başlarına ortaklarından bağımsız olarak vergilendirilmeleri olanaksızdır. Türk Vergi Mevzuatının genel kurallarına göre de her ortak, faaliyet dönemi sonunda ortaklık faaliyetinden kendi payına düşen kâr/zararı kendi hesaplarında göstermek ve kendi beyanına dahil etmek zorundadır. Ortak eğer kurum ise elde ettiği kazanç kurumlar vergisine, eğer gerçek şahıssa duruma göre ticari kazanç ya da serbest meslek kazancı olarak gelir vergisine tabi olacaktır.
  • Adi ortaklıklarda, KDV ve muhtasar vergi yükümlülükleri için vergi mükellefiyeti tesis ettirilebilmektedir. Kendi adlarına kanuni defter tasdik ettirebilmekte, ortaklık faaliyetlerini bu defterde takip edebilmekte yine kendi adlarına fatura tasdik ettirerek (ya da bastırarak) kendi adlarına fatura çıkarabilmektedirler.
  • Yıllara sâri inşaat ve onarım işi yapan adi ortaklıklara ödenen istihkaklar üzerinden %3 gelir vergisi stopajı yapılır. Tevkif edilen bu vergiler, payları oranında ortaklara mal edilir ve ortaklar tarafından beyan edilecek kazanç üzerinden hesaplanacak gelir veya kurumlar vergisine mahsup edilir. İade çıkması durumunda ise; Vergi İdaresince gerekli incelemeler yapıldıktan sonra ortaklara payları oranında iade yapılır.
  • Amaca ulaşıldıktan sonra tasfiye sırasında borçlar ödenip alacaklar tahsil edildikten ve ortakların koydukları sermaye iade edildikten sonra kalan tutar kar veya zarar olarak ortaklar arasında taksim edilir. Tasfiye sonucu kalan kar, ortakların o yıla ait kazancına eklenir. Zarar oluşması halinde, bu zarar ilgili yıl ticari kazancından indirilir

İŞ ORTAKLIĞI

İş ortaklıkları da özel hukuk açısından esas itibariyle Borçlar Kanununun 620 ve müteakip maddelerindeki hükümlere tabi bir adi ortaklıktır.

Kurumlar vergisi kanunun 1. Seri numaralı genel tebliği hükümleri gereği, bir adi ortaklığın iş ortaklığı sayılabilmesi için en azından aşağıdaki şartları taşıması gerekir;

  1. Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,
  2. Ortaklığın belli bir işi yapmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,
  3. İş ortaklığının iştigal konusunun belli bir iş olması,
  4. İşin belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,
  5. İş ortaklığı ile işveren arasında bir taahhüt sözleşmesinin olması,
  6. Tarafların işin tamamından işverene karşı sorumlu olması,
  7. İşin bitiminde kazancın vergiler ödendikten sonra kar payı olarak paylaşılması,
  8. Vergiyle ilgili mükellefiyetlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi.

Kuruluş Muhasebe Uygulama

…………………………………………..//……………………………………

501 ÖDENMİŞ SERMAYE HESABI…………              1.000.000 ,00

AB. AŞ. Sermaye Taahhüdü Hs.     750.000,00

CD. A.Ş. Sermaye Taahhüdü Hs.       250.00,00

500 SERMAYE Hs       1.000.000,00

AB. A.Ş. Sermaye Hs.     750.000,00

CD. A.Ş. Sermaye Hs.     250.000,00

Kurucu Ortakların Sermaye  Taahhütleri

……………………………………….//…………………………………………

102 BANKALAR HESABIS…………..      1.000.000,00

501 ÖDENMİŞ SERMAYE HESABI…………              1.000.000 ,00

AB. AŞ. Sermaye Taahhüdü Hs.     750.000,00

CD. A.Ş. Sermaye Taahhüdü Hs.       250.00,00

Kurucu ortakların sermaye taahhüt borçlarını ödemeleri

……………………………………./………………………………………………..

Kazancın Tespiti Ve Beyanı:

İş ortaklıkları kurumlar vergisi mükellefidir. Adi ortaklıklarda, yıllara sâri inşaat işleri dahil, dönem sonlarında ortaya çıkan kar veya zarar ortaklara payları oranında paylaştırılarak ortakların kendi defter ve hesaplarına kaydedildiği ve işin bitiminde ortakların şahsi ticari kazançları veya kurum kazançları olarak beyan edildiği halde, iş ortaklıkları ayrı bir kurum sayıldığından işin bitiminde tespit edilen kazanç kurumlar vergisine tabi tutulduktan sonra kalan kar ya da zarar ortaklara dağıtılır.

Tasfiye:

İş ortaklıkları vergi hukuku açısından kurum sayılmaları ve bu şekilde vergilendirilmelerine rağmen, bunlar Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olduklarından tasfiyeleri adi ortaklıklardaki gibidir. Bunlar işim bitimini müteakip vergiyle ilgili ödevlerin tamamını yerine getirdikten sonra sona ermiş sayılır ve yukarıda adi ortaklıklar için belirtilen esaslar dahilinde tasfiye edilir.

KONSORSİYUM

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4’üncü maddesinde, ortak girişimler “İhaleye katılmak üzere birden fazla gerçek veya tüzel kişinin aralarında yaptıkları anlaşma ile oluşturulan iş ortaklığı ve konsorsiyumlar” olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun 14’üncü maddesinde ise “…İş ortaklığı üyeleri, hak ve sorumluluklarıyla işin tümünü birlikte yapmak üzere, konsorsiyum üyeleri ise hak ve sorumluluklarını ayırarak işin kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili kısımlarını yapmak üzere ortaklık yaparlar. İş ortaklığı her türlü ihaleye teklif verebilir. Ancak idareler, işin farklı uzmanlıklar gerektirmesi durumunda, ihaleye konsorsiyumların teklif verip veremeyeceğini ihale dokümanında belirtirler. İhale aşamasında ortak girişimden kendi aralarında bir iş ortaklığı veya konsorsiyum yaptıklarına dair anlaşma istenir. İş ortaklığı anlaşmalarında pilot ortak, konsorsiyum anlaşmalarında ise koordinatör ortak belirtilir. İhalenin iş ortaklığı veya konsorsiyum üzerinde kalması halinde, sözleşme imzalanmadan önce noter tasdikli iş ortaklığı veya konsorsiyum sözleşmesinin verilmesi gerekir. İş ortaklığı anlaşma sözleşmesinde, iş ortaklığını oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin taahhüdün yerine getirilmesinde müştereken ve zincirleme olarak sorumlu oldukları, konsorsiyum anlaşma ve sözleşmesinde ise konsorsiyumu oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin, işin hangi kısmını taahhüt ettikleri ve taahhüdün yerine getirilmesinde koordinatör ortak aracılığıyla aralarındaki koordinasyonu sağlayacakları belirtilir.” hükmü yer almaktadır.

Belli bir işi gerçekleştirmek üzere konsorsiyum halinde hareket eden firmaların kendi aralarında yapmış oldukları bu işe ilişkin konsorsiyum sözleşmesinde, aşağıdaki hususların bulunması zorunludur.

  • İşin bütünü içinde birbirinden fizik’ en ayrılabilen belli bölümlerin konsorsiyum üyelerince paylaşılarak bu bölümlerin gerçekleştirilmesinden kendilerinin sorumlu olacağı,
  • Sözleşmede taahhüt edilen işler ile fizik’ en ayrılabilen alt bölümlerin ve işin gerektirdiği malzeme ve teçhizata ilişkin bedellerin ayrı ayrı tayin ve tespit edileceği,
  • Ayrıntılı hazırlanan iş programına tarafların uyma zorunluluğunun bulunacağı,
  • Her bir ortağın yüklendiği işin alt aşamalarında üstlenmiş olduğu kısmına ait gelir ve giderlerin kendi yasal defterlerinde izleneceği,
  • Ortakların üstlendikleri işler için gerekli olan ve kendilerince sağlanması gereken makine ve teçhizatın kendi mülkiyetinde kalacağı,
  • Her bir ortağın yapmış olduğu iş sonucunda elde edilen kâr veya zararın diğer ortakla ilişkilendirilmeksizin kendisinin geliri olacağı,
  • Kurulan konsorsiyumun bu iş için kurulacağı ve işin bitiminde sona ereceği,
  • İdare ile yapılacak işlemlerde yalnızca bir ortağın (koordinatör ortak) muhatap olacağı, ancak bu ortağın yapmış olduğu tüm işlemlerden doğan sonuçların hangi iş kısmı ile ilgili ise o işi gerçekleştiren firmaya yansıtılacağı

Hususlarının yer alması ve bunlara aynen uyulması gerekmektedir.

Bu unsurlar, konsorsiyumu adi ortaklıktan ve iş ortaklığından ayıran temel unsurlardır. Konsorsiyumun idare ile yapmış olduğu sözleşmede de konsorsiyum sözleşmesine paralel hükümler konulabilmektedir.

Hasan SANCAK 

Yeminli Mali Müşavir / Bağımsız Denetçi

KAYNAKÇA:

6098 Sayılı Borçlar Kanunu

4734 Sayılı İhale Kanunu

552 Sayılı Kurumlar kanunu

YMM Recep Selimoğlu

About Author

Comments are closed.