Torba kanunlar son yıllarda yasama faaliyetleri içinde önemli bir yer tutmaya başladı. Bu tip kanunlar, diğer hukuk dallarında olduğu gibi vergi hukuku alanında da düzenleyici bir işlev görüyor. Vergi alanında düzenleme yapan torba kanunlarda geneli itibariyle; vergi afları ile istisna, muafiyet ve indirimlere ilişkin hükümler söz konusu. Bunların yanı sıra torba kanunlar ile vergi sistemine yeni müesseselerin getirildiği ya da mevcut uygulamalarda değişikliğe gidildiği de vakidir.
Verginin kanuniliği, vergilemenin olmazsa olmaz bir ilkesidir. Ne var ki, söz konusu ilkenin tatbikinin, torba kanunlar gibi karmaşık, çeşitli olumsuzlukları barındıran ve eleştirilere konu olan bir yasama faaliyetiyle gerçekleştirilmesi, sistemin işleyişine zarar veren bir niteliktedir. Kanunsuz vergi olmaz prensibi üzerine bina edilen Anayasal bir norm ve dahi uygulama olan vergilemenin, yüzlerce yıl öncesinde dahi kabul edilmeyen bir yöntem olan torba kanunlar ile kanunlaştırılması eleştirilmesi gereken bir durumdur.
Francis Bacon’un “İşkencenin en kötüsü, kanunla işkence etmektir” şeklindeki veciz ifadesinde olduğu gibi, torba kanunlar hukuka işkence eden metinlerdir. Hukuk çevrelerinin kanun demekten dahi imtina ettiği torba kanun metinleri, yasama faaliyetini hızlandırmaktan öte bir niteliğe sahip değildir. Kanunların bir ruhu bir tekniği ve bir gücü olduğu düşünüldüğünde, maalesef torba kanun olarak nitelenen metinler, kanun özelliklerine uymamaktadır. Özellikle vergi gibi temel dayanağı kanunlar olan ve insanlık tarihi boyunca hak ve adalet temelli anayasacılık hareketlerinin gerekçesini oluşturan unsura ilişkin düzenlemelerinin torba kanunlarla yapılması, daha da manidar bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Sonuç olarak hukukun iç ahlâkının sağlanması ve vergi reformu adına etkin bir sürece başlanması için torba kanun uygulamasından vazgeçilerek, yasama organının suret yerine gerçek kanun metinlerini çıkarması gerekmektedir..
Hürses Gazetesi 28.07.2017