Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesine göre, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler vergiden istisna edilmiştir. Aynı Kanunun 12/2 maddesi uyarınca, bir hizmetin KDV’den istisna olabilmesi için; hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerekir.
KDV Genel Uygulama Tebliğinde yapılan düzenlemeye istinaden hizmet ihracatına ilişkin yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisinin iadesi, hizmet bedeli döviz olarak Türkiye’ye gelmeden yerine getirilmez. Bununla birlikte, faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilir. Ancak, Türkiye içinde taşıma hakkı bulunmayan yabancı bayraklı gemilerin tadil, bakım ve onarım hizmetlerinde, geminin tersaneye giriş çıkış yaptığının Liman Başkanlığı tarafından verilecek belge ile tevsik edilmesi kaydıyla, istisna kapsamındaki hizmet nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisinin % 50’si, hizmet bedelinin Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden belge aranmaksızın iade edilir. İade edilecek katma değer vergisinin kalan kısmı, işleme ilişkin bedelin yarısının Türkiye’ye getirildiği oranda iade edilir.
KDV Genel Uygulama Tebliği’nin yukarıda belirtilen hizmet bedelinin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesi şartı, döviz alım belgesi ile tevsik edilmektedir. Bu husus, hizmet ihracatından doğan KDV iadesi işlemlerinde, tereddütsüz bir şart olarak vergi dairelerince uygulanmaktadır. Bu noktada hemen belirtilmelidir ki, bu şart Merkez Bankası İhracat Genelgesinde düzenlenen ihracat bedellerinin Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğundan farklı bir şarttır ve birbirleriyle karıştırılmamalıdır.
Hizmet ihracatından doğan KDV iadesinde, hizmet bedelinin Türkiye’ye getirilme şartı, öteden beri KDV Tebliğleri ile (KDV Tebliğleri 2014 yılında KDV Genel Uygulama Tebliğinde birleştirilmiştir) getirilmiş bir şarttır. Katma Değer Vergisi Kanununda ise bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır. Konuya ilişkin Danıştay 3. Dairesinin 21/06/2021 tarihli ve Esas No: 2019/2066, Karar No: 2021/3261 sayılı kararında verilen hüküm özetle şu şekildedir;
“Davacı firmanın, yurt dışındaki firmaya yönetim hizmeti ihracı yaptığı ve hizmetten yurt dışında yararlanıldığı, dolayısıyla Katma Değer Vergisi Kanununun 12/2 maddesinde yer alan şartlar gerçekleştiğinden aynı Kanunun 11/1-a maddesi hükmü uyarınca söz konusu hizmetin katma değer vergisinden istisna tutulması gerektiği, hizmet bedelinin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesi şartı anılan Kanunda yer almadığı gibi ihracatın teşvik edilmesi amacına da aykırılık teşkil ettiğinden dava konusu dönemlere ilişkin hizmet ihracından kaynaklı katma değer vergisi iade alacaklarının mahsuben iadesi isteminin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
Vergi kanunlarında yer almayan bir şartın; bir hakkın kullanılmasını sınırlandıracak veya özüne dokunacak şekilde tebliğ ve benzeri alt düzenlemelerle getirilmesi, verginin kanuniliği ilkesini ihlal etmektedir. Bu türden düzenlemeler istisnasız şekilde vergi yargısı tarafından kabul görmemekte ve dolayısıyla açılan davalar idare aleyhine sonuçlanmaktadır. Bu durumun ise zaman ve kaynak kaybına sebep olduğu açıktır. Bu halde, vergiyle ilgili tebliğ ve diğer alt düzenlemelerde, verginin kanuniliği ilkesinden bir adım dahi uzaklaşılmamalıdır. Zira boşa harcanacak zamanımız ve israf edilecek kaynağımız yoktur.
(Bu yazı 20/05/2023 tarihinde ekonomim.com sitesinde yayımlanmıştır.)