Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 29/3 maddesi kapsamında bağımsız denetim sözleşmesi, Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) uyarınca denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçinin seçildiği hesap dönemi için yapılır.
Bağımsız denetim sözleşmesinin taraflarınca da bağımsız denetim sözleşmesinin sona erdirilmesi mümkündür. Ancak tarafların anlaşarak sözleşmeyi sona erdirip erdiremeyeceklerine ilişkin TTK da herhangi bir madde bulunmamakla birlikte, anılan Kanunda denetim sözleşmesi bakımından sözleşme özgürlüğünün sınırlarının oldukça daraltılmış olması sebebiyle taraflar anlaşarak bağımsız denetim sözleşmesini sona erdiremezler.
Bu doğrultuda yazımızın konusu bağımsız denetim sözleşmesinin, denetime tabi anonim şirket tarafından hangi şekillerde sonlandırılabileceğine ilişkin olacaktır.
Bağımsız Denetim Sözleşmesinin Denetlenen Anonim Şirket Tarafından Sonlandırılması
TTK m. 399/2 kapsamında denetçiden denetleme görevi, sadece aynı maddenin dördüncü fıkrasında öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir. Söz konusu dördüncü fıkraya göre, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi;
- a) Yönetim kurulunun,
- b) Sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,
İsteği üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi, özellikle de onun taraflı davrandığı ve bağımsızlığının zedenlediği yönünde bir kuşkunun varlığı hâlinde, başka bir denetçi atayabilir.
6102 sayılı Kanun; denetçinin görevden alınması ancak, hakkında haklı nedenle görevden alma ve yeni denetçi atama davası açılması ve görülen dava sonucunda mahkemece atanan yeni bir denetçinin olması halinde mümkün olmaktadır. Bu sebeple, denetçinin görevinden alınması için mahkeme kararı gerekmektedir.
6102 sayılı Kanun, denetçi ile yapılan sözleşmenin -kural olarak – feshedilmemesi ilkesini kabul ederek, yönetim kurulunun istemediği denetçiyi görevden uzaklaştırması olanağını ortadan kaldırmıştır. Denetçi sadece dördüncü fıkrada öngörüldüğü şekilde ve haklı sebeplerin varlığında görevden alınabilir. Bir denetçinin görevden alınması, yerine yenisinin atanmış olmasına bağlıdır; yoksa denetçi azledilip daha sonra yerine yenisi atanamaz. Mahkemenin kararı, eşzamanlı olmalıdır. Başka bir deyişle, yönetim kurulu veya genel kurul denetçi ile yapılan sözleşmeyi feshedip kendiliğinden başka bir denetçi atayamaz. Bu ilke, denetçinin bağımsızlığına kesin bir göndermedir.
Esasen “haklı sebep” 6102 sayılı Kanunda tanımlanmamıştır. Bu terim ile önce denetçinin kişiliğinden kaynaklanan sebepler kastedilmiştir: Meslekî yetersizlik (denetleme elemanlarının bilgilerindeki, okul sonrası uyum eğitimlerindeki noksanlık, yardımcı eleman, uzman, cihaz donanımı eksikliği), itibar kaybı vs. gibi. Denetçinin çalışma tarzı, şirkete zaman ayıramaması, bilgi sızdırması, taraf tutması da haklı sebep sayılır. Buna karşılık, görüş ayrılıkları haklı sebep olarak, ancak somut olay destekliyorsa kabul edilebilir.
399’uncu maddesinin 5’inci fıkrasında dava açmaya bir süre sınırı getirilmiştir. Görevden alma ve yeni denetçi atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor olması şarttır.(1)
————————————-
[1]Ufuk Ünlü, “Anonim Şirketlerde Bağımsız Denetim Süreci”, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Regesta Ticaret Hukuk Dergisi, Cilt:4 Sayı:3, Yıl 2019, s. 422-423.
Kaynak: https://www.hurses.com.tr/elif-gldr/bagimsiz-denetim-sozlesmesinin-sonra-erdirilmesi2/haber-38624