Ülkemizde özellikle çok malı mülkü olan insanlar, öldüklerinde mirasçıları çok vergi ödemesin diye; sağlıklarında gayrimenkullerini mirasçıları üzerine devretmekte ancak intifa hakkını kendilerinde tutmaktadırlar.
İntifa hakkı sahibinin ölümü halinde veraset ve intikal vergisinin intifa hakkı ile ilgili olarak doğup doğmayacağı hususu yıllardır vergi idaresi ile vatandaşlar arasında çekişmelere neden olmakta, uyuşmazlıkları çoğu zaman yargı çözmektedir.
MALİYE NE DİYOR?
Maliye, gerek vergi dairesi uygulamaları ve gerekse yayımladığı özelgeler ile intifa hakkı sahibinin ölümü halinde veraset ve intikal vergisinin alınması gerektiğini düşünmektedir.
Maliye, başkasına ait eşya veya malvarlığı üzerinde belli bir kişiye kullanma ve yararlanma olanağı sağlayan bir sınırlı ayni hak olan ve iktisadi değer niteliğine sahip intifa hakkının, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 2’nci maddesinde tanımlanan mal kapsamına girdiğini iddia etmektedir.
Ayrıca intifa hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun 797’nci maddesine göre şahsa bağlı bir hak olması nedeniyle sahibinin ölümü ile son bulduğu ve kuru mülkiyetle birleştiği, diğer bir ifade ile sahibi öldüğü zaman mirasa dahil olmadığı, doğrudan kuru mülkiyet sahiplerine geçmektedir, yorumunu yapmaktadır.
Buna göre intifa hakkı; üzerinde kurulduğu nesnede tam yararlanma hakkı sağlayan bir hak olduğundan, yaş ilerledikçe bu hakkı kullanma süresi azalmakta ve intifa hakkının değeri de azalmaktadır. İntifa hakkı sahibinin ölümü halinde ise intifa hakkı kuru mülkiyetle birleşmekte ve intifa hakkı sahibi bu hakkı elde eden kuru mülkiyet sahibi olmaktadır.
Vergi idaresi, intifa hakkının veraset ve intikal vergisine tabi olduğunu yukarıdaki gerekçelerine dayandırmaktadır. Verginin matrahını, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinin intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerlere göre değerleneceği, (b) bendinde de gayrimenkullerin ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği hükmü çerçevesinde belirleyip, vergi hesaplamaktadır. (Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 14.06.2013 tarih ve 855 sayılı Özelgesi)
YARGI NE DİYOR?
“Uyuşmazlık, intifa hakkı sahibi şahsın ölümü halinde, intifa hakkının sona mı erdiği, yoksa kuru mülkiyet sahibine ivazsız bir biçimde intikal mi ettiğine ilişkin bulunmaktadır. İntifa hakkı, başkasına ait bir eşya veya mal varlığı üzerinde belirli bir kişiye tam yararlanma olasılığı sağlayan şahsa bağlı bir sınırlı ayni hak olup, iktisadi bir niteliğe sahip bulunmaktadır. Bu nedenle intifa hakkı tesis edildiğinde; mülkiyet hakkı sahibinin söz konusu eşya veya mal varlığından tam yararlanma olanağı ortadan kalkmakla birlikte, malikin bir takım hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Aynı şekilde intifa hakkının sona ermesi halinde ise mülkiyet hakkı sahibinin söz konusu eşya ve mal varlığından tam yararlanma olanağı doğmaktadır. Şahsa bağlı sınırlı bir ayni hak olan intifa hakkı, gerçek kişi olan hak ve sahibinin ömrü boyunca devam eder ve ölüm halinde de son bulur.”
İntifa hakkı sahibinin ölümü, intifa hakkını sona erdiren bir neden olmakla birlikte; ölüm halinde intifa hakkı miras yoluyla varislere intikal etmeyeceği gibi, kuru mülkiyet sahibine ivazsız olarak devredildiğinden de bahsedilemeyecek olup, davacının taşınmazları üzerinde intifa hakkı sahibi olan davacının babasının ölümü halinde, intifa hakkı kendiliğinden sona ereceği, tüm hak yükümlülükleri ile birlikte hukuk aleminden silineceği ve taşınmazların kuru mülkiyeti tam mülkiyete dönüşeceğinden, ölüm nedeniyle intifa hakkının ivazsız olarak devredildiğinden bahisle vergi tarh edilemez.( İstanbul 1. Vergi Mahkemesi’nin E:2012/730, K:2013/244 sayılı Kararı, Danıştay 7. Daire E:2013/5298, K:2016/3872 sayılı Kararı ile Vergi Mahkemesi Kararı Onanmış, Karar Düzeltme Başvurusu Danıştay 7. Daire’nin E:2016/11495 K:2016/3872 sayılı Kararı ile Red Edilmiştir.)
Yorum yolu ile vergi alınamaz
Vergi idaresi, Anayasa’nın 73. maddesinde yer alan “vergilerin yasallığı” ilkesi hiç yokmuş gibi davranmakta, yorum yoluyla vergi almaya çalışmaktadır. Uyuşmazlığın sonunda yargı organları, vergi idaresinin “vergilerin yasallığı” ilkesine uymasını sağlamaktadır. Bu süreç ortalama 6 yıl sürmektedir. Yargı organları meşgul edilmekte, uğraşmak istemeyenlerin ödemesi bize yeter mantığı ile hareket edilmekte, açılan bütün davalar nedeniyle ciddi vekalet ücretleri ve zaman kaybına neden olunması; idareyi yorum yoluyla vergi almaktan alıkoymamaktadır. Mükellef hakları icra kurulu kurulacağını açıklayan siyasi iradenin, bu konuya da el atmasında büyük fayda vardır.
Sözcü Gazetesi | 15.04.2019