İşverene ihtarname çekerken dikkatli olmak gerekiyor. İhtarnamede tek tek sayılmayan alacaklar kabul edilmiyor. İhtarnameyi usulüne uygun çekmeyen bir çalışan, 20 yıllık kıdem tazminatı hakkını kaybetti. İhtarnamede talep edilen tutarı aşan prime ilişkin yerel mahkeme kararı da Yargıtay’dan döndü. Çalışanlar hak kaybına uğramamak için ihtarname çekerken nelere dikkat etmeli? Yanlış ihtarname, çalışanlar açısından nasıl bir kayba yol açabilir? Habertürk’ten Ahmet Kıvanç, Yargıtay kararları ışığında işverene ihtarname çekilirken dikkat edilmesi gerekenleri yazdı.
İşten atılan veya ayrılmak isteyen işçi, alacaklarına ilişkin işverene ihtarname çekerken hukuki yardım almalı. İhtarnamede belirtilen beyanlar bağlayıcı olduğu için kimi durumlarda işçinin aleyhine sonuç doğurabiliyor. Bunun bedeli de bazen 20 yıllık emeğin karşılığı kıdem tazminatı olabiliyor.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10 Nisan 2018 tarihinde verdiği 2015/24623 Esas ve 2018/8335 sayılı kararı, bu konuda tüm çalışanlar açısından uyarıcı nitelikte. Karar konusu dava, işveren tarafından iş akdi feshedilen işçi tarafından açıldı.
1993-2013 yılları arasında 20 yıl çalıştığı iş yerinden atılan işçi, alacaklarının ödenmesi için noterden ihtarname çekti. İhtarnamenin “Talep konusu” kısmında “Kullandırılmayan son 5 yıllık izin ücretlerimin ödenmesi talepli ihtarımdır” diyen işçi, ihtarnamenin içeriğinde ise 20 yıllık çalışmasının karşılığını oluşturan kıdem tazminatının ödenmediğini belirtti ancak talepleri arasında saymadı. İşçi, 2010 yılından beri ödenmeyen 40 bin lira primi bulunduğunu belirterek, bunu da talep etti.
Yerel mahkeme, kıdem tazminatı talebini kabul ederken, kullanılmadığı belirtilen izin süresini takdiren yarıya indirdi. Ödenmeyen prim alacaklarına karşılık da 129 bin lira ödenmesini kararlaştırdı.
BEYANLAR BAĞLAYICI
Yargıtay kararında, davacı işçinin, iş akdinin feshinin ardından işverene gönderdiği ihtarnamenin “Talep konusu” kısmında “Kullandırılmayan son 5 yıllık izin ücretlerimin ödenmesi talepli ihtarımdır” şeklinde açıklama yaptığı belirtildi. İhtarnamenin içeriğinde ise “… 20 yıllık çalışmamın karşılığını oluşturan kıdem tazminatı ve son 5 yıllık izin ücretim tarafıma ödenmemiştir… Beş yıllık ücretli izin alacağımın tarafıma ödenmesi…” denildiği kaydedildi. Yargıtay kararında, davacının açık ve kesin bu beyanlarının kendisini bağladığı, bu durumda yerel mahkemenin sadece kullanılmayan izin parası talebini dikkate alması gerektiği belirtildi.
Yargıtay, davacı işçi ihtarnamede 2010 yılından beri ödenmeyen 40 bin lira primi bulunduğunu ifade etmesine karşın, yerel mahkemenin 129 bin lira prime hükmetmesini de hukuka aykırı buldu. Yargıtay, davacının bakiye prim alacağının 40 bin lira olduğuna ilişkin beyanının kendisini bağladığını, yerel mahkemenin daha yüksek miktarda prim ödenmesi kararının hatalı olduğunu vurguladı.
Yargıtay ayrıca, yıllık ücretli izin alacağının takdiri indirime tabi bir alacak kalemi olmadığını, bu alacağa indirim uygulanmasının hatalı olduğunu belirtti, ancak davacı bu noktada temyizde bulunmadığı için bu hususu bozma sebebi yapmadı.
KIDEM YAZISI İSTİFADAN ÖNCE İŞVERENE SUNULMALI
Yargıtay kararına konu bir başka davada ise işçi işverene ihtar çekerek, “şahsi nedenlerle” bir aylık ihbar süresinin bitiminde işten ayrılacağını bildirdi. İşçi, istifa dilekçesini verdikten bir hafta sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) yaş dışındaki emeklilik koşullarını yerine getirdiği için kıdem tazminatı alabileceğine dair yazı alarak işverene sundu. İşveren kıdem tazminatını ödemezken, yerel mahkeme bu yazıya dayanarak kıdem tazminatı ödenmesine hükmetti. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçinin ilk fesih dilekçesinde şahsi nedenleri gerekçe gösterdiğini, “fesih sebebi ile bağlılık ilkesi” gereği fesih sebebini daha sonra değiştirmesinin mümkün olmadığını kararlaştırdı. Yargıtay, bu gerekçeyle yerel mahkeme kararını bozdu.
Daha önce verilen çeşitli Yargıtay kararlarında da kıdem tazminatı yazısının iş akdi feshedilmeden işverene sunulması gerektiği vurgulandı.
Haber Türk | 20.12.2018