Müteselsil sorumluluk kapsamında muhasebe hatalarından doğan vergi suçu durumu-II / Av. Nazlı Gaye ALPASLAN

II-SAHTE FATURA KULLANAN MÜKELLEFLERİN  İŞLEMLERİNİ  YAPAN  MESLEK MENSUBUNUN SORUMLULUĞU

Gerek 3568 sayılı yasa ve gerekse buna ilişkin olarak çıkarılan 4 sıra nolu genel tebliğ ve gerekse VUK mük. md. 227 hükümlerine göre; meslek mensuplarının müşterilerinin sahte fatura kullanımı ile ilgili ne derece sorumlu bulundukları sürekli tartışılan bir konudur. Bu konu zaman zaman meslek mensupları hakkında denetim elemanları tarafından meslek mensupları için “sorumluluk raporu”nun  düzenlenmesi sırasında da sürekli gündeme gelen bir konudur. Uygulamada denetim elemanları zaman zaman meslek mensupları hakkında “sorumluluk raporları” düzenleyerek hem mükellefler için tarhiyat önerilmesini ve hem de bu tarhiyattan dolayı meslek mensuplarının nihai aşamada sorumlu olacaklarını rapora bağlıyarak vergi dairelerinin dikkatlerini çekmektedirler. Bu noktada hemen akla  şu sorular gelebilmektedir:

1) Önerilen tarhiyat hakkında, sahte fatura kullanımından dolayı (mükellefin işbu sahte faturayı bilmeyerek kullandığı varsayılarak) önerilen tarhiyat hakkında tarhiyat öncesi uzlaşmaya varması durumunda sonucun ne olacağı?

2) Mükellefin kullandığı sahte fatura ile ilgili olarak yine mükellefin VUK 376. maddesine göre talepte bulunması halinde durumun ne olacağı?

3) Mükellefin kendisine yapılan tarhiyat için yukarıdaki hususlar ile ilgili olarak vergi yargısına müracaat etmesi halinde durumun ne olacağı?

4) Yine yukarıdaki durumlara göre yapılan tarhiyat için mükellefin tebliğ edilen ihbarnamelerine karşın düzeltme talebinde bulunulması halinde durumun ne olabileceği?

5) Özetle yukarıda belirtilen konularla ilgili olarak mükellefin kendisine tebliğ edilen ihbarnamelere karşı 30 gün içerisinde dava açmadan tarhiyatı kesinleştirmesi durumunda kimin ne miktarda sorumlu olacağı?

…… gibi konularda mükellefin veya serbest muhasebecisinin ne miktarda hangi safhalarda nasıl sorumlu olabileceği tartışılmalıdır.

Hemen belirtilmesinde yarar gördüğümüz konu: hiç kuşkusuz mükellefin her hal ve takdirde yukarıdaki tarhiyatlardan veya bu tarhiyatların sonucuna göre kendisinin mükellef olması nedeniyle bu borcu ödemesinin gerektiği yada bu borçtan sorumlu olduğu ihtilafsızdır.  Diğer yandan mükellefin o dönemde kayıtlarını tutan muhasebeci veya  o dönemde vergi beyannameleri imzalayan mali müşavirinin de sorumlu olabileceği düşünülebilir (1).

III- DANIŞTAY’IN KONUMUZLA İLGİLİ KARARLARI:

MESLEK MENSUBUNUN, MÜKELLEFİN KULLANDIĞI YANILTICI FATURADAN DOLAYI SORUMLU OLUP,  OLAMAYACAĞI

1) Yüksek mahkeme vermiş olduğu bir kararında sahte fatura kullanan bir şirketin muhasebecisinin bu fiilinden sorumlu olmayacağına karar vermiştir. Olay  şöyle gelişmiştir:  sahte fatura kullandığı iddia edilen bir şirket hakkında, tarhiyat önerilmiştir. Tarhiyat  bu  mükellefin bu sahte faturayı kasıtlı olarak kullanmadığından dolayı yapılan tarhiyatın terkin edilmesine  karar verilmiştir. Sonuç olarak mükellef bu tarhiyat hakkında  tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre tarhiyat talep edilmiş ve  üzerinde de uzlaşmaya varılmıştır.  Daha sonra konuyla ilgili olarak mükellef vergi dairesine ödeme yapamamıştır. Ödeme emri aşamasında ise mükellefin o dönemdeki muhasebecisine rucü edilerek ödeme emri  tebliğ edilmiştir. Meslek mensubunun ödeme emrine karşı açtığı  bu dava mahkemece  kabul edilmiştir. Sonuç olarak yüksek mahkeme bu konuda meslek mensubunu sorumlu olmayacağına ilişkin  karar vermiştir (2).

2) Yine Danıştay’ın vermiş olduğu bir başka kararında da “muhasebecilerin sorumluluğu imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmakta olup, şirketin düzenlediği faturalar karşılığında % 5 komisyon geliri elde ettiği varsayımına dayanarak 213 sayılı vergi usul kanunun mükerrer 227. maddesi uyarınca muhasebeci olan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği hk.” Şeklinde karar verilerek mükellefin bu fiilinden dolayı meslek mensubunun sorumlu olmayacağına karar verilmiştir (3).

IV- ÖZET VE DEĞERLENDİRME

a) Meslek mensuplarının mükellefin düzenlemiş olduğu sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı faturalardan dolayı sorumluluğu genel olarak bulunmamaktadır. Ancak, meslek mensubunun bir menfaat gözeterek işbu fatura ticaretine iştirak, yardım vs. kolaylık gösterdiğinin, tespiti durumunda sorumlu olacağı kuşkusuzdur.

b) Yine mükellefin gider veya maliyet unsurları içerisinde kullandığı sahte faturalardan dolayı meslek mensubunun sorumluluğu yine genel olarak söz konusu değildir. Burada da yine bu faturaların temini, alınması, sağlanması vb. konularda menfaat gözeterek veya etmeyerek bu işlere yardım, kolaylık vs. yollarla bir şekilde aracılık edilmesi durumunda kuşkusuz meslek mensubunun sorumluluğu mevcut bulunacaktır (4).

c) Süre gelen pek çok yargı kararında temel yaklaşım, cezayı gerektirir fiilin bütün unsurları ile vücut bulmadan ve cezayı gerektiren failin fiiline yardım, iştirak, kolaylık gösterilmiş olduğunun tespiti yapılmadan hiçbir şekilde ceza kesilemeyeceği prensip olarak kabul edilmiştir. Uygulamada mükellefler ile meslek mensuplarının sorumluluklarının kesin çizgileriyle belirlenmesi nerede, nereye kadar ve hangi aşamada kimin ve ne kadar sorumlu, mükellef olacağı mutlak surette belirlenmelidir. Hiçbir kişi veya kuruluş işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmaması gerektiği ceza hukukumuzun temel bir ilkesidir (5).

d)Uygulamada muhasebe hileleri nedeniyle meslek mensubunun sorumluluğu ancak bilerek ve istenerek işlenen ve yapılan fiiller ile bir suç haline gelebilir.  Muhasebe hilesi – vergi suçuna iştirakin şartları vergi ceza hukukunda ceza hukuk teorisinde olduğu gibi suça iştirakten bahis edilebilmesi için temel üç şartın mevcudiyeti gerekmektedir. Buna göre birden çok kişi tarafından yapılan ve aralarında nedensel bağlantı bulunan birden çok hareketin varlığı gereklidir. Yine suça katılma kastı (iştirak iradesi) ve karar verilen suçun işlenmesi (bağlılık koşulu) gerekmektedir.  İşletmenin vergi beyannamelerini ve muhasebe kayıtlarını 3568 sayılı yasa kapsamında kontrol eden ve sadece kayıtları ile kendisine ibraz edilen belgelere dayalı işlem yapan meslek mensubunun sorumluluğu düşünülemez. Konuyla ilgili: “iştirak fiilini işlediği yeterli tespit ile ortaya konulmayan davacı adına kesilen kaçakçılık cezasında isabet görülmediği…” Danıştay vergi dava daireleri 18/5/2001 gün ve E:2001/88-K:2001/218 sayılı kararları da bu görüşü doğrulamaktadır. Yine Danıştay 4. dairesi tarafından verilen bir başka kararda da aynı görüş benimsenmiştir. “… davacının kaçakçılık suçunun işlenmesine fiili ile katkıda bulunduğuna dair somut bir tespit bulunmadan, bir dönem söz konusu firmanın muhasebecisi olmasının ya da kaçakçılık suçuna iştirak ettiği öne sürülen kişilerin yanında işçi olarak çalışıyor olmasının tek başına davacının da kaçakçılık suçuna iştirak ettiğini göstermeyeceği…” (Danıştay 4. daire 11/10/2005 E:2005/1231-K:2005/1729 sayılı karar)


(1) İzmir 1. vergi mahkemesinin 17/2/2004 gün ve E:2004/99-K:2005/140 sayılı kararlarında muhasebecinin mükellefin sahte ve muhteviyatı itibariyle fatura düzenlediği ile ilgili olarak sorumlu olamayacağına ve bu nedenle muhasebeci hakkında önerilen tarhiyatı ortadan kaldırmıştır.

(2) Dnş. 4. D. nin vermiş olduğu 9/3/2005 günlü ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararlarında yine muhasebecinin 213 sayılı VUK nun mük. 227 . maddesine göre mükelleften mesul olamayacağına karar verilmiştir.

(3) Alpaslan Nazlı Gaye, Vergi İhtilafları İle İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler,İzmir-2015

(4) DVDD’nin, 26.3.2004 gün ve E:2003/370-K:2004/39 sayılı kararları.

(5) Dnş. 3. D.nin vermiş olduğu 9/11/1999 gün ve E:1998/2581-K:1999/3680 sayılı kararlarında mükellefin tarhiyat öncesi uzlaşmaya vararak uzlaşılan ve üzerinde mutabık kalınan vergi ve cezaları ödemese bile sorumlusunun muhasebecisinin olamayacağına karar vermiştir. Diğer taraftan bir başka kararda ise, Danıştay 4. Dairesi 7/2/2006 gün ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararlarında “Muhasebecilerin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmakta olup, şirketin düzenlediği faturalar karşılığında %5 komisyon geliri elde ettiği varsayımına dayanılarak 213 sayılı VUK’nun mükerrer 227. maddesi uyarınca muhasebeci olan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği hk.” Karar vermiştir. 

Hürses Gazetesi 27.10.2017

About Author

Comments are closed.