Geçtiğimiz ay gayrimenkul ve inşaat sektörü ile ilgili kanun, Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ve tebliğ şeklinde bir dizi vergisel düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. Toplumun büyük bir bölümünü ilgilendiren bu düzenlemeler ekonomiye ciddi anlamda canlılık ve hareket getirerek piyasaları canlandıracaktır. Yürürlüğe konulan düzenlemelerle birçok avantaj ve fırsatlar sunulduğu gibi müteahhitlerin katma değer vergisi (KDV) iadesiyle ilgili bazı sorunları da çözüme kavuşturulmuş olduğunu görüyoruz.
Müteahhitler için bina inşasına yönelik mal ve hizmet alımlarında (kum, tuğla, demir, doğrama, kombi, mutfak dolabı, duş teknesi, fayans, parke vb.) ödedikleri %18 KDV’nin normal indirim mekanizmasıyla giderilememesi ciddi manada bir finans baskısı oluşturuyor, ancak Katma Değer Vergisi Kanunu hükümleri gereğince mal alışları için yüklendikleri KDV’nin iade edilmesiyle KDV’nin sebep olduğu maliyetten kurtulmuş oluyorlar.
Müteahhitler indirimli oranda konut teslimleri nedeniyle yüklendikleri KDV’yi ilgili yılda sadece mahsuben iade alabilmekte idi. Nakden iade almak istemeleri halinde ise ertesi yılı beklemek zorunda kalıyorlardı. 3 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 10 no.lu KDV Genel Tebliği ile bundan böyle müteahhitlere ertesi yılı beklemeden KDV iadelerini nakden alabilmeleri sağlandı. Böylece KDV’nin hızlı bir şekilde iade edilmesi müteahhitlerin işletmelerinin nakit akışını iyileştirerek, finans ihtiyaçlarını azaltmış oldu.
Müteahhitlerin KDV iadeleriyle ilgili başka bir düzenleme de 15 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 11 no.lu KDV genel tebliği yapıldı. Buna yeni bir düzenlemeden ziyade Mali İdare’nin farklı uygulamalarından kaynaklanan bir sorunun tespit edilerek açıklığa kavuşturulmasıdır diyebiliriz. Ancak KDV iadelerinde tıkanıklığa sebebiyet veren konutların teslimi ile birlikte teslim edilen “vestiyer” sorunu çözüme kavuşturulmamıştır.
26 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan KDV Kanunu ve Uygulama Tebliği’nin (III- 3.1.3.1.) bölümüne ilişkin “Örnek 1” ve takip eden paragrafta “Örnek 1: Ankastre ürünlerle birlikte veya mobilyalı olarak satılan 150 metrekarenin altındaki bir konut tesliminden kaynaklanan iade talebinde; buzdolabı, fırın, davlumbaz, bulaşık makinesi, mobilya, vestiyer, televizyon ve benzeri eşyalar, konut sahibi kişilerce sökülüp taşınarak tekrar kurulup kullanılabilecek (eklenti) mahiyette olup, bunların teslimi konut tesliminden bağımsız bir teslim olarak değerlendirilecektir
Dolayısıyla söz konusu eşyaların teslimi için bu eşyaların tabi olduğu KDV oranı uygulanacak ve konut ile birlikte teslim edilen söz konusu eşyaların temininde yüklenilen KDV, genel esaslara göre indirim konusu yapılacak, ancak iade hesabına dâhil edilemeyecektir.” hükümleri yer almaktadır.
11 no.lu KDV Genel Tebliği ile Örnek 1” de yer alan “mobilya,” ibaresinden sonra gelmek üzere “perde, avize,” ibaresi, Örnek1’in sonuna ise aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Diğer taraftan 150 metrekarenin altındaki konutun inşasında kullanılan kombi, cam balkon, duş teknesi, duşakabin, küvet, mutfak dolabı, evye, batarya, duş başlığı, panel radyatör gibi eşyalara ilişkin yüklenilen KDV iade hesabına dahil edilebilecektir.”
Maliye Bakanlığı müteahhitlerin indirimli oranda konut teslimlerinden kaynaklanan KDV iade taleplerinde uygulamadan kaynaklanan bu soruna çözüm getirerek konuyu açıklığa kavuşturmuştur. Örnek 1 de “… ve benzeri eşyalar” denilerek bu kapsamdaki tüm eşyaların konut tesliminden bağımsız bir teslim olarak değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durum müteahhitlerin KDV iade taleplerinde hem vergi dairelerinin kendi aralarında hem de vergi müfettişlerinin kendi aralarında birbirinden farklı uygulamalara sebebiyet vermiştir. Bir vergi müfettişi müteahhidin mutfak dolabı için ödediği KDV’yi kabul ederken kombi alımında ödediği KDV’yi indirimlerinden çıkararak iade tutarından bu tutarı tenzil etmekte, başka bir vergi müfettişi duşakabin alımında yüklenilen KDV’yi kabul etmekte duş teknesi alımında ödenen KDV’yi reddederek müteahhitlerin KDV iadesini azaltmaktaydı. Hatta vergi daireleri bu konuda sınırları zorlayarak mükelleflerin iade taleplerini uzun bir süre yerine getirmemekte, vergi incelemesine sevk ederek sistemi tıkamaktaydılar.
Yapılan bu düzenleme çok yerinde ve olumlu bir düzenleme olmakla birlikte makalemizin konusu olan müteahhitlerin konut teslimlerinde konutla birlikte teslim ettiği vestiyerin de bağımsız bir teslim olarak değerlendirilmemesi gerekir. Vestiyerin nitelik olarak ‘Örnek 1’de yer alan eşyalara benzemediği, kombi, cam balkon, duş teknesi gibi eşyalar olarak değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu nedenle vestiyerin ‘Örnek1’den çıkarılıp örneğin sonundaki paragrafa dahil edilmesi şeklinde bir düzenlemenin olumlu olacağını düşünmekteyiz.
Bu şekilde yapılacak düzenleme ile müteaahitler vestiyer alımında yüklendikleri KDV’yi iade hesabına dâhil ederek, nakden ve/veya mahsuben iade alacaklardır.
Makaleye son verirken vestiyerle ilgili kısa zaman önce yaşadığım bir olayı konunun daha iyi anlaşılması için aktarmak istiyorum.
İstanbul Başakşehir ilçesinde sahip olduğum bir konutu kiralamak isteyen ve özel bir okulda öğretmenlik yapan bir yurttaş ile yaptığım görüşmede, kişi; “Evi kiralamak istiyorum ama dairede vestiyer yok, vestiyer olursa ve ayrıca duşakabin de küçük büyük bir duşakabin takılırsa evi kiralamayı düşünüyorum” şeklinde taleplerini iletti.
Yaşanan bu olay da vestiyerin günümüzde konutların bir eklentisi olmadığını, konutun mütemmim cüz’ü, vazgeçilmez bir unsuru olduğunu göstermektedir.
HASAN SARI – Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişi
Dünya Gazetesi 18.03.2017