İşletmeler satın aldıkları veya sattıkları mallarla hizmetler dolayısıyla bilhassa yüksek tutarlı işler dolayısıyla kendilerini garantiye almak için işin başında avans almakta veya vermek durumunda kalmaktadır. Yıllara sari inşaat gibi bazı işlerde avans almadan işe başlamak önemli sıkıntılar yaratabilir.
Öte yandan bir işletmenin faaliyeti sırasında kendi personeline gelecekte ödenecek ücretlerine mahsuben avans vermek hem işin hem de sosyal hayatın getirdiği bir zorunluluk durumundadır. Personele yapacağı hizmetler için iş avansı vermek de işin zorunlu unsurlarındandır. Bu gün yazımızda işletmenin personeline verdiği avansların ne tür vergi uygulamaları gerektirdiği üzerinde duracağız.
Personel ve iş avansının mahiyeti
Personel avansları, personel ve işçilere maaş, ücret ve yolluklarına mahsuben önceden ödenen paralar olup personel avansları hesabında izlenmektedir (196). Çalışana yapılan ödemeler bu hesaba borç; nakden iadeler ile istihkaklardan kesilen tutarlar ile çalışanın getirdiği belgeler tutarı alacak kaydedilmektedir.
İş avansları ise, işletme adına mal ve hizmet satın alacak, işletme adına bir kısım gider ve
ödemeleri yapacak personel ve personel dışındaki kişilere verilen avanslar olup avans verildiğinde 195 İş Avansları hesabına borç; avans alanın ibraz ettiği harcama veya ödeme belgelerine dayanılarak ilgili hesapların borcu karşılığında, bu hesaba alacak kaydı yapılır.195 İş avansları hesabı başlığı altında, iş odaklı (bir mal veya hizmetin satın alınması) olarak; ortaklara, personele, personel dışındaki kişilere (İş temin edilecek firma haricindeki kişiler)avans verilebilmektedir.
İş avanslarında vergi riski
İş avansları uygulamasında önemli husus uzun süre kapatılmayan iş avansı bakiyelerinin işletme için vergisel risklerin ortaya çıkma ihtimalidir. Uzun süre kapatılmayan iş avanslarının bu özelliğini kaybedip verilmiş borç para niteliğine dönüşmesi ya da bir vergi incelemesinde avansın borç verme niteliğine dönüştüğünün iddia edilmesi söz konusu olabilir. Böyle bir durumda ilişkili kişiye borç verilmişse kurumlar vergisi Kanunu’nun(veya GVK’nun)transfer fiyatlaması ile ilgili hükümleri dikkate alınarak, emsallere uygunluk ilkesine göre faiz hesaplayıp gelir yazmak ve KDV hesaplayıp ödemek gerekecektir. İlişkili kişi değilse yine faiz tahakkuk ettirmek ve KDV hesaplamak gerekecektir.
Ayrıca faiz karşılığında borç vermenin önemli boyutlara ulaşması durumunda ödünç para verme mevzuatı ve Türk Ceza Kanunu yönünden risk ortaya çıkıp çıkmayacağının değerlendirilmesine ihtiyaç vardır.
Personel avanslarında vergileme
Gelir vergisi yönünden
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarım bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar. “hükmüne yer verilmiştir.
Aynı maddenin 1. bendinde ise, hizmet erbabına ödenen ücretler ile GVK 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) GVK 103 ve 104. maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır. Avans olarak yapılan ödemelerde aynı şekilde tevkifata tabi olacaktır. Bilindiği gibi,103’üncü maddede gelir vergisine tabi matrahlara uygulanacak müterakki gelir vergisi tarifesi yer almaktadır. Maddede ücret gelirleri için daha uygun tarife dilimleri öngörülmüştür.
Çalışanlara uzun vadeli personel avansı da verilebilmekte ve taksitler halinde aylık ücretlerden mahsup edilebilmektedir. Vergi idaresinin görüşü bu gibi durumlarda olayın özelliğine göre, avansın ücret olarak vergilenmesi ya da avansın personele verilen kredi olarak değerlendirilmesi şeklinde olmaktadır.
Uzun vadeli ve personelin aylık ücretine göre yüksek miktarlardaki avansların personele verilen kredi olarak değerlendirilmesi ve vergi incelemelerinde herhangi bir eleştiriyle karşılaşmamak için avans tutarı üzerinden Merkez Bankası’nın açıkladığı reeskont faiz oranından az olmamak üzere piyasa faiz oranlarını da dikkate alarak faiz hesaplanması ve KDV uygulanarak personele fatura edilmesi uygun olacaktır.
Faturalanan faiz ve Katma Değer Vergisinin tahsil edilmemesi halinde, brütleştirilmek suretiyle personel bordrosuna dahil edilmesi ve personele sağlanan menfaat olarak vergilendirilmesi yoluna gidilmelidir.
Damga vergisi yönünden
Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde; “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar damga vergisine tabi olacağı belirtilmiştir. Kağıtlardan ne anlaşılması gerektiği ise aynı maddede “bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eden” denilmektedir.
Damga Vergisi Kanun’unun 4. maddesinde “Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur” hükmü yer almaktadır.
Çalışanların banka hesaplarına havale yoluyla avans ödenmesi sırasında düzenlenen banka makbuzları veya dekontları gibi ödemeyi ispat edici belgelerde mahiyetleri açısından tediyeyi temin eden kağıt olarak kabul edilmektedir. Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/l-b bendinde maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzer her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların binde 7.59 oranında damga vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıdaki kanun hükümlerinden de anlaşılacağı gibi, şirket bünyesinde çalışan personele ödenecek ücretlerinden mahsup edilmek üzere yapılacak avans ödemelerine ilişkin olarak düzenlenen kağıdın Kanun’a ekli (1) sayılı tablonun IV/1 -b bendine göre binde 7.59 nispetinde damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Ücretin ödenmesi dolayısıyla düzenlenen kağıtlar bakımından ise, avans miktarının mahsup edilmesinden sonra kalan kısmına binde 7.59 oranında damga vergisi hesaplanması gerekecektir.
Ücretlerin bankadan ödenmesi ve avanslar
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde, işverenlerin çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler.” kuralı getirilmiştir. İşçilere ödenen ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü istihkakın banka kanalıyla ödeme zorunluluğu uygulamasına 01.01.2009 tarihinden itibaren başlanmıştır.
Yasa hükmüne göre ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki istihkakın banka kanalıyla ödeme zorunluluğu bulunmakta, istihkak (hak edilmiş ücret niteliğine haiz olmayan ödemelerin banka kanalıyla ödenme zorunluluğu bulunmamaktadır.) Personele verilen harcırah, yol masrafı, iş avansı, işveren tarafından işçinin muhtelif ihtiyaçları (evlenmesi, ev veya araba alması gibi) için sonraki aylardaki ücretlerden mahsup edilmek üzere verilen avanslar, istihkak yani hak edilmiş ücret kavramı kapsamı dışındadır.
Avans ödemesinin, yasalardaki gereklere uygun ve gerçekten avans verilmesini gerektiren makul bir gerekçenin varlığı halinde yapılması gerekir. Aksi durumda sadece ücretleri bankadan ödememek için avans yönteminin kullanılması, bankadan ödeme zorunluluğu doğmadan önce ücretlerini ay sonlarında ödeyen iş yerleri için inandırıcılıktan uzak olacak ve uygulama yapılacak incelemelerde, prim hesaplanması ile ilgili olarak eleştirilebilecektir. Yukarıda açıklandığı üzere ücret avansı ödemeleri banka aracılığı ile yapılmamış olsa bile gelir vergisine tabi olacaktır. Verilen avansın işverence çalışana borç verilmesi olarak değerlendirilmesi halinde ise faiz hesaplanması ve diğer vergi konuları ortaya çıkabilecektir.
Dünya Gazetesi | 06.07.2017