Vergi başta olmak üzere, kamu alacaklarında yapılandırma konusu, son bir yıl içinde en çok konuştuğumuz mali konuların başında geliyor.
Geçtiğimiz yıl yayımlanan 6736 sayılı Kanun’la vergi yapılandırması veya kamuoyundaki yaygın tanımıyla oldukça kapsamlı bir “vergi affı” ile karşılaşmıştık. Şimdi 27 Mayıs’ta yayımlanan 7020 Sayılı Kanun’la karşımızda sadece “kesinleşmiş kamu alacaklarına” odaklanan yeni bir yapılandırma var. Ayrıntılarına bakalım.
VERGİ YAPILANDIRMASI/AFFI: MELEK Mİ, ŞEYTAN MI?
Vergi affını, devletin bazı alacak haklarından vazgeçmesi olarak tanımlayabiliriz. Elbette bu alacak haklarından vazgeçmek için, Anayasa’nın ilgili hükmüne uygun olarak, bir yasa çıkarmak da zorunlu.
Kamuoyunda sürekli olumsuz bir imajı olan vergi afları, aslında mükelleflerin “vergi uyumunu” arttırmanın en önemli araçları. Diğer bir anlatımla, vergi affı ile mükelleflere vergiye uyum sağlamaları konusunda son bir şans verilirken, vergi affını takip edecek ciddi yaptırımlar ve etkin denetimlerle de mükelleflerin vergiye uyumu artırılabilir. Bu aşamada şunu itiraf edelim, Türkiye’nin geçmiş vergi affı pratiği son çizdiğimiz modele pek uymuyor. Türkiye’de belirli aralıklarla ve sık sık çıkarılan vergi aflarının “afla aklanma alışkanlığı” olan yeni bir mükellef tipi yarattığı ve bu bağlamda da vergi uyumuna ciddi zarar verdiği de iddia edilebilir.
Bir itirafta bulunalım. Ekonomik krizler dolayısıyla mükelleflerin bazı dönemlerde ödeme güçlüğüne düştüğü, kayıt dışı ekonomin küçültülemediği, düzenli vergi denetimi oranlarının gelişmiş ülkelere kıyasla düşük kaldığı, yargıda biriken ihtilaflı dosyaların bir türlü eritilemediği hatta aksine sürekli arttığı ve vergi idaresi bünyesindeki takipli dosyaların sayılarının sürekli katlandığı ülkemizde vergi aflarından uzak durabilmemiz de maalesef oldukça zor.
Vergi aflarının, aslında sadece az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere mahsus düzenlemeler olmadıklarının, gelişmiş ülkenin de vergi aflarına başvurduklarının altını da çizelim. Özetleyelim, alışkanlık haline gelmemiş ve ihtiyaçlara uygun olarak düzenlenip yönetilen bir vergi affı; vergi uyumunu arttırmaya, idarenin ve yargının iş yükünü azaltmaya, kayıt dışı ekonomiyi küçültmeye, ekonomik sıkıntıda olan yatırımcıları rahatlatmaya ve bütçe gelirlerini arttırmaya yarayan önemli bir anahtar aslında.
YENİ YAPILANDIRMA NELERİ KAPSIYOR? ÖNCEKİNDEN FARKI NE?
En son karşımıza 2016’da 6736 sayılı Kanun ile çıkan “vergi yapılandırması” kapsamına aldığı “matrah ve vergi artırımıyla vergi incelemesinden muafiyet, inceleme ve tarhiyat safhasındaki borçlar için yapılandırma, beyan edilmemiş gelirler ve kazançlar için pişmanlıkla cezasız ve faizsiz beyan” gibi uygulamaları ile yeni yayımlanan yapılandırmadan oldukça geniş kapsamlıydı.
Yeni duyurulan vergi yapılandırması sadece “kesinleşmiş kamu alacaklarına” odaklanmış diyebiliriz. Buna göre;
• 31 Mart 2017’den önceki dönemlere ait Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergiler, cezalar ve gecikme faizleri/zamları,
• Yine 31 Mart’tan önce Gümrük Kanunu ve ilgili diğer kanunlar kapsamında gümrük vergileri, idari para cezaları, faizler, gecikme faizleri ile gecikme zammı alacakları,
• Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilen alacaklar,
• Bazı idari para cezaları yeni yapılandırmanın kapsamına giriyor.
Kesinleşmiş bir vergi borcunuz olduğunu düşünelim. Yeni yapılandırma düzenlemesinden yararlandığınız takdirde, vergi aslına bağlı cezalarınızın tamamı silinecek; gecikme cezası, gecikme zammı, gecikme faizi gibi fer’i borçlarınız da silinerek Kanun’un yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE’ye göre yeniden ve daha düşük maliyetli bir faiz hesaplaması yapılacak. Ancak altını çizelim, bu imkânlardan yararlanmak için vergi aslı borcunuzun tamamını ödemek zorundasınız.
BAŞVURU NE ZAMAN? ÖDEME NASIL OLACAK?
Yapılandırmadan yararlanmak isteyen borçluların, 30 Haziran’a kadar başvuru yapmaları şart.
Yapılandırılan tutarların peşin veya taksitle ödenmesi mümkün. Hatta peşin ödemede Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak faiz tutarının da yüzde 50’si silinecek. Taksitle ödeme halinde ise 6 ila 18 taksit seçenekleri tercih edilebilecek; ancak tercih edilen vadeye göre yapılacak ödemeler Kanun’da belirtilen katsayılar ile çarpılarak arttırılacak. Taksitlerin ikişer aylık dönemlerle yapılacağını da belirtelim; yani, 18 taksit seçildiyse yapılandırma 36 aya yayılacak. Altını çizelim, spor kulüpleri ikişer aylık dönemler hâlinde azami 36 taksitten yani 72 aylık bir yapılandırma imkânından yararlanabilecekler.
YAPILANDIRMALAR BÜTÇEYE YARIYOR MU?
Maliye Bakanı Sayın Ağbal’ın açıklamalarına göre, 2016’daki yapılandırmadan 6 milyon kişi yararlandı ve bu yolla 80,4 milyar TL yapılandırıldı. 29 Mayıs itibariyle vergi daireleri tarafından 16 milyar TL, gümrük tarafından 1,5 milyar TL ve SGK tarafından da 3,4 milyar TL olmak üzere toplam 21 milyar TL de tahsilat yapılmış durumda. Yapılandırma taksitlerinin daha uzun bir süre devam edeceği ve 2017’de vergi gelirlerinden 511 milyar TL beklendiği düşünülünce, 2016’da başlayan yapılandırmanın bütçe için oldukça yararlı olduğunu söylemek lazım.
7020 Sayılı Kanun’la ilan edilen yeni yapılandırma, dar kapsamı nedeniyle, bir önceki yapılandırma kadar bütçeye yansımasa bile yine de önemli bir gelir etkisi yaratacaktır diyebiliriz.
Bu yıl ciddi şekilde devreye giren “genişletici maliye politikası uygulamaları” düşünülünce, bütçe açığının GSMH’ya oranının en fazla yüzde 3 olmasını öngören AB’nin ilgili Maastricht Kriteri’ni tutturmak için, her türlü ek gelir kaynağı “mali disiplin” için hayati önemde olacak gibi görünüyor.
Emrah Akın
BusinessHT – 02.06.2017