Kısa bir süreliğine unuttuğumuz yüksek enflasyonun, yeniden hayatımıza girmesi ile hepimizin fiyat algısı bozuldu. Bu nedenle hangi fiyat doğru hangisi yanlış bilemez ve karar veremez olduk. Yüksek enflasyon nedeni ile hepimizin dengesi ve karar verme mekanizması sekteye uğradı. Fiyat açısından doğruyu, yanlışı ayırt edemez olduk. Görünen o ki bir süre daha da böyle yaşamaya devam edeceğiz.
Tabi bu durumdan etkilenenlerin başında ücretliler gelmektedir. Yüksek enflasyon nedeni ile ücret artışları çalışanları ikna edemezken, işverenler daha ne kadar ücret artışı yapabileceklerini bile hesaplayamamaktadırlar. Yüksek enflasyon her ekonomik alanda olduğu gibi ücretler alanında da dengeyi bozmuş durumdadır. Dolayısıyla, bir işe uygun ücretin ne olması gerektiği iş gören tarafından da işveren tarafından da tam olarak ölçülememektedir. İş gören için esas olanın eline geçen ücret ile hayatını rahat bir şekilde idame ettirebileceği iken, işveren ücretin yanında ödediği SGK kesintileri gibi toplam harcamasını maliyetlerine yansıtabilme kaygısındadır.
Talep ve maliyet enflasyonunu körüklüyor
Aslında, yarattığı talep enflasyonu etkisini sıfır kabul etsek bile, her ücret artışının enflasyonu artırdığını kabul etmek gerekir. Yani diğer etkenlere göre etkisi sınırlı da olsa ücret artışlarının talep enflasyonu ile birlikte maliyet enflasyonuna da neden olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Hele hele hükümetin ısrarla “ücretlileri enflasyona ezdirmeyeceğiz” açıklamasını, hatta bu tutumun OVP’de yer bulmasını; enflasyona neden olsa da bir süre daha ücretlerin yüksek seyredeceğinin bir göstergesi olarak görmekteyiz. Tabi ki bu tutum toplumsal uzlaşı için yerindedir. Ancak ekonomik dengeleri olumsuz etkilediği de bilenen bir gerçektir. Ülkemizde şu an asgari ücretin 400 dolar üzerinde seyretmesi de bunun göstergelerinden en önemlisidir.
Yüksek asgari ücret, Anadolu’da kayıt dışılığı artırmakta
Hükümetin bu yaklaşımı, asgari ücrete gelecek artış oranının; hem verilen taahhütler hem de yakın zamanda yapılacak yerel seçimler dolayısı ile diğer olumsuz etkileri dikkate alınmaksızın yine yüksek olacağı sinyalini vermektedir.
Oysa asgari ücretin yüksek olması, zorunlu olmasına rağmen uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerimizde genel olarak tam uygulanabilen asgari ücretin Anadolu’da yeterince uygulanabilir olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Yüksek asgari ücret, Anadolu’da kayıt dışılığı artırmaktadır. Çalışanların bordroda asgari ücretten gösterilip, aldıkları ücretlerin bir bölümünü işverene iade etmek zorunda kaldıklarını duymaktayız. İşverenler bu durumu; asgari ücretin maliyetinin yüksek olması, maliyeti karşılamakta zorlandıkları, başka türlü işçi çıkarmak zorunda kalacakları biçiminde gerekçelendirmektedirler.
Yani yüksek asgari ücret, özellikle büyük şehirlerimiz dışında geri tepmektedir. Kayıt dışılığı artırmakta ve personel azaltımını gündeme getirmektedir.
Asgari ücretle hayatı idame ettirmek pek rasyonel değil
Elbette yaşananların kendi içinde bir doğruluk payı da bulunmaktadır. Büyük şehirlerde yaşam daha zor ve asgari ücretle hayatı idame ettirmek pek rasyonel değil… Anadolu’nun birçok yerinde yaşam göreceli kolay… Sanırım bu genel tespitimize toplumunun hiçbir kesiminden itiraz gelmeyecektir.
Bu durumda; ülke genelinde uygulanmakta olan tek asgari ücretin bölge esaslı (bölgesel asgari ücret) olarak yeniden belirlenmesi daha uygun mu olur diye sormadan edemiyorum…
Yani Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde daha yüksek, Anadolu’nun diğer yerleşim bölgelerinde daha düşük bir asgari ücret, hatta gelişmişlik düzeyleri dikkate alınarak iller arasında kademeli bir asgari ücret artışı öngörülebilir.
Şimdi bu teklifin “eşit işe eşit ücret kuralına” aykırı olduğu ve işverenlerin daha düşük maliyetlere katlanmak için merkezlerini asgari ücretin düşük olduğu bölgelere taşıyabileceği tezleri ileri sürülebilir…
Ancak unutulmamalıdır ki bu konuya kalıcı bir çözüm bulamaz isek, kayıt dışılığı artırmakla kalmayacağız, istihdam oranında da ciddi düşüşlere yol açacağız. Bunları bile bile başta asgari ücreti ve buna bağlı olarak diğer ücretleri artırmış olmak bu konulara kafa yoran insanların kafasını karıştırmaktadır.
Koşullara bağlı olarak, özellikle bu dönem dengeli bir ücret artışı yapılmalı ve asgari ücret belirlenirken siyasetten uzak, rasyonel ekonomik politikalara uygun ücret artışları yapılmalıdır.
Aksi takdirde; ülkemizde mevcut olan çalışma barışı bozulacak ve asgari ücretin yüksek belirlenmesinin nedeninin; sadece ve sadece yüksek sosyal güvenlik pirimi tahsil edilerek, sosyal güvenlik sisteminin ayakta tutulması olduğu teyit edilecektir.
Sayın siyasiler ve bürokratlar gelin buna fırsat vermeyelim; asgari ücrette rasyonel bir artış yapalım.
(Kaynak: Yılmaz Sezer / Ekonomim.com | 26.10.2023)