Merkez Bankası haftalık verileri yabancı portföy yatırımlarının ikinci hafta da Türkiye piyasasından çıkmaya devam ettiklerini gösteriyor.
Yabancıların hisse senedi ve tahvildeki satışları 2.5 milyar dolara çıktı. İlk haftanın swap yoluyla çıkışı 6.5 milyar dolardı. İkinci haftada ne olduğunu bilmiyoruz.
-Buna karşılık yurtiçi yerleşiklerin döviz satışı durumu dengeliyor. Geçen hafta 2.5 milyar dolar daha bozduran yerleşiklerin 19 Mart sonrası iki haftada satışları 11.3 milyar doları buldu. Döviz mevduatları ilk defa bu yoğunlukta çözülüyor.
-Gelişmelere paralel dolar/TL kuru da 7.21’den 8.47’ye kadar yükselmişken 8.10-8.20 arasında dengelendi.
-Dengeyi sağlayan ayaklardan biri mevduat faizlerindeki artıştı. Artış geçen hafta da sürdü ve 20 ay sonra yeniden mevduat faizi yüzde 20’yi gördü.
-Üstelik bu kez stopaj avantajı da var. Bu da faizin gelirinin yüzde 10’u kadar.
İLK BUMERANG
-En son 26 Temmuz 2019’da Merkez Bankası faiz düşürmeye başladığı tarihte mevduat faizleri yüzde 20 düzeyindeydi.
-Enflasyon ise yüzde 16.65. Faizin net getirisi ise yüzde 17. Gerçekleşen enflasyon düzeyinde bir mevduat faizi vardı.
– Politika faiziyle mevduat faizi 2020 Temmuz sonunda yüzde 7.24’e indi. Neti yüzde 6.15’e geliyordu. Aynı ayda enflasyon yüzde 11.76 düzeyinde ve mevduat faizinin iki katıydı.
-Temmuzda tabanı gördükten 8 ay sonra mevduat faizi yüzde 20’yi buldu. 20 ay içinde yüzde 20’den başlayan düşüş yüzde 7.24’e kadar sürdü ve yeniden yüzde 20’ye çıkış yaşandı. Tam bir bumerang hareketi yaptı.
İKİNCİ BUMERANG
-Ne tesadüf ki, bu dönemde enflasyon da tam bir bumerang hareketi gösterdi. 20 ay önce yüzde 16.65’den başlayan düşüş yüzde 8.55’le dibi buldu ve oradan başlayan yükselişle Mart 2021’de yüzde 16.19’a çıktı.
-Faiz ve enflasyon ikilisinin bumerangında düşüşte öne geçen faizdi. Ama nefesi erken kesildi. Ekim 2019’da yüzde 8.55’e indikten sonra yükselişe geçti.
-Faizler ise 9 ay daha düşüşünü sürdürdü ve Ağustos 2020’de artmaya başladı. Geldiğimiz aşamada ise faizler enflasyonun yaklaşık 4 puan üzerinde.
-Yani ikilinin düşüş döneminde önden koşan faiz, yükseliş dönemine gecikmeli katıldı, ama sonunda yine öne geçmek zorunda kaldı.
DURUMU VATANDAŞ KURTARDI
-Yükselen ve mevcut enflasyonu geçen mevduat faizleri, dövizini bozduranlara alternatif oldu. Nitekim aynı dönemde bozdurulan dövizlere yakın düzeyde TL mevduatlarda artış meydana geldi. Dövizini bozduran mevduat faizine yatırdı.
-Sonuçta vatandaş ya kur düzeyini ya faizleri cazip bulmalı ki, koşup dövizini bozdurdu.
-Yoksa böyle toplu, büyük ve ani bir hareket ancak siyasi niyetle olabilir. Tıpkı 15 Temmuz darbesinde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı’nın çağrısı üzerine vatandaş kendine görev çıkardı, demokrasiyi kurtarayım diyerek koştu ve kurtardı da.
-Son olayda da Cumhurbaşkanı’nın yastık altı döviz ve altınların finansal sisteme getirilmesi için bir çağrısı oldu. Ama Merkez Bankası başkan değişiminin 5’inci gününde ve piyasalar açıldıktan iki gün sonra. Buna rağmen çağrı farklı bir şekilde karşılık bulmuş ve en azından döviz satışlarının sürmesine destek vermiş olabilir.
GÖZLER 15 NİSAN’A ÇEVRİLİ
-Şimdi tarih yaklaşırken bütün dikkatler 15 Nisan’daki Para Politikası Kurulu faiz kararına çevrildi. Henüz erken ama bugünkü piyasa koşulları toplantı tarihine kadar pek değişmezse Merkez Bankası’nın kararı pas geçmek şeklinde olabilir.
-Zaten başkan değişikliği olmasaydı da faizde değişiklik beklenmeyecekti. Çünkü 2 puanlık artırımı yaparken önden yüklemeli olduğu belirtilmişti. Artırım yok, indirim yok, mevcut duruma devam denilecekti.
-Şimdi de istense bile koşullar faiz indirimine hiç elverişli değil. İmkansız değil ama yapılırsa bedeli yine büyük çalkantı şeklinde olabilir.
-“İşte enflasyondan önce faizi düşürüyorlar” diye piyasaların ve para sahiplerinin davranışları değişebilir. Bu durumda döviz mevduat sahiplerinin 10 milyar dolar daha satması gerekir ki, durum yatışsın.
Abdurrahman Yıldırım
HaberTürk Gazetesi – 09.04.2021