2017 yılı Mart ayında Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan bir düzenlemeyle, vergiye uyumlu mükelleflere yeni bir avantaj getirildi. Getirilen kriterler çerçevesinde, vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı mükelleflere, beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i kadar bir tutarın ödenecek vergiden indirimi olanağı sağlandı.
1 Ocak 2018 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere yürürlüğe giren düzenleme daha birkaç yıldır uygulamada. Buna rağmen düzenleme 7162 ve 7194 sayılı kanunlarla iki defa değiştirildi. Düzenlemenin ilk halindeki katı kurallara biraz esneklik sağlandı. Ancak buna rağmen koşullar, özellikle belli bir büyüklüğün üzerindeki mükellefler için sağlanabilir nitelikte değil. Öyle tahmin ediyorum ki bu müessesenin işleyebilmesi için daha değiştirilmesi gereken yönleri var.
Değişiklikler sonrasında durum nedir özetlemekte yarar gördüm.
Vergi indiriminden yararlanabilenler
Vergi indiriminden; ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile finans ve sigortacılık gibi bazı sektörlerde faaliyet gösterenler hariç kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabiliyor.
İndirimden yararlanma koşulları
Vergi indiriminden yararlanabilmek için aşağıda özetlenecek dört koşulun gerçekleşmiş olması gerekiyor.
Bu koşulların bir kısmı vergiye uyumu ölçmekte kullanılabilecek iyi kriterler, bir kısmı iyi kriterler ama içerisinde yeterli esneklik payı içermeyen kriterler, bir kısmı ise belki de hiçbir mükellefin uyamayacağı kriterler. Belli bir uygulama süresi sonunda bu kriterleri yeniden gözden geçirmekte yarar olabilir.
a) Beyannamelerin zamanında verilmesi
Vergi indiriminden yararlanabilmek için, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu beyannamenin ait olduğu yıldan önceki son iki yıla ilişkin olarak verilmesi gereken; yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde verilmiş olması gerekiyor.
Düzenlemeye göre, kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler indirimden yararlanmaya engel değil.
Düzenlemenin ilk halinde vergi beyannameleri itibariyle bir sınırlama bulunmazken, 2019 yılında yapılan değişiklikle, vergi beyannameleri yukarıdaki şekilde sayılarak sınırlandırıldı.
Belirlenen beyannamelerin yasal süresinde verilmesi koşulu hiçbir esneklik içermiyor. Bu konuda bir esneklik olsaydı, örneğin bir veya iki beyannamenin yasal süresinden sonra belli bir süre içinde verilmesi kabul edilseydi, zannediyorum daha makul bir düzenleme olurdu.
b) İkmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması
İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekiyor.
Belli bir büyüklüğün üstündeki kurumlar için zannediyorum gerçekleşmesi son derece düşük olasılık. Bir incelemenin tarhiyatla sonuçlanmaması nadir görülen bir durum. Bu nedenle indirimden fiilen sadece inceleme görmeyenlerin yararlanması mümkün.
Yapılan tarhiyatların indirimin hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken süreden önce kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması halinde vergi indiriminden yararlanılması mümkün. Bu düzenleme de fiilen uygulanabilir değil. Tarhiyatın uzlaşmada tamamen kaldırılması karşılaşılan bir durum değil, kesinleşmiş yargı kararıyla tarhiyat kaldırılabilir ama yıllar sonra olduğu için anlamlı değil.
c) Vadesi geçmiş borç bulunmaması
İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibariyle, kapsama giren vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması ve ayrıca vergi aslı (vergi cezaları dahil) 1.000 liranın üzerinde vadesi geçmiş borç bulunmaması gerekiyor.
Düzenlemenin ilk halinde, kapsama giren beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin yasal süresinde ödenmesi koşulu aranıyordu. Bu koşul 2019 yılı sonlarında 7194 sayılı Kanun’la yapılan düzenlemeyle tahakkuk eden vergilerin, indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibariyle ödenmiş olması şeklinde değiştirildi. Sağlanan bu esneklik yerinde ve uygulama kapsamını genişletebilecek bir değişiklik ancak mevcut düzenlemede yer alan bin lira borç sınırı küçük bir tutar.
Kaçakçılık fiillerini işleyenlerin durumu
Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanunu’nun kaçakçılık suçlarını düzenleyen 359. maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilen mükellefler vergi indiriminden yararlanamıyor.
Söz konusu maddede sayılan fiilleri işleyenlerin kapsamda olması söz konusu olmaz. Son derece yerinde bir kriter. Ancak tespit kapsam dışına atmak için yeterli olmamalı. Fiilin işlendiğinin kesinleşmesine bırakmak daha uygun olabilirdi.
İnceleme, uzlaşma ve dava süreçleri şimdi daha önemli
İnceleme, uzlaşma ve dava takip süreci başlı başına önemli, iyi yönetilmesi gereken süreçler. Ancak vergi indirimiyle bu süreçler biraz daha önemli hale geldi.
Öncelikle inceleme sürecinde ortaya çıkan tartışmalı konularda, konunun parasal boyutu, vergi indirimi tutarı kadar büyümüş oldu. İnceleme sonucu yapılacak bir liralık bir ek tarhiyat, üç milyon lirayı geçebilecek bir maliyet yaratabilir hale gelmiş oldu.
Benzer şekilde uzlaşma süreci de aynı maliyeti çıkartabilir. Sembolik bir tutarla yapılan bir uzlaşma, vergi indirim hakkını ortadan kaldırabilir. Dolayısıyla, bu süreçlerin tek başına değil, vergi indirimiyle birlikte değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerekecek.
Recep Bıyık / Dünya Gazetesi | 13.05.2020