Bu makale ile iktidara ve muhalefete birlikte sesleniyorum!
Bağımsız Denetim Sektöründe;
Neden; Bağımsız denetim uluslararası tekelin eline geçmiştir?
Neden; Büyük şirketler “daha ziyade kamu yararını ilgilendiren kuruluşlar” örtülü olarak daha çok dört büyük denetim şirketi tarafından denetleniyor?
Neden; Bazı denetim şirketleri neredeyse hiç bağımsız denetim yapamıyor?
Neden; Tüm bağımsız denetçiler ise hiç ama hiç denecek derecede bağımsız denetim yapamıyor?
Neden; Bağımsız Denetim Sektöründe; Türkiye’nin Parası gereksiz yere yurt dışına uçup gidiyor?
İş bu Makalem; yeterli kişi olarak tarafımdan tarafsız, önyargısız ve samimi olarak tanzim edilmiştir.
Bağımsız denetçiler; müşterilerine denetim hizmeti veren ve tek başına çalışan uzman kişiler ile bağımsız denetim şirketlerindeki görevli kişilerdir.
Bağımsız denetçiler; eğitimleri, deneyimleri ve bağımsız olma nitelikleri ile çeşitli denetim işlevlerini mükemmel bir şekilde sürdürebilecek bilgi ve beceriye sahip yetenekteki kişilerdir.
Bağımsız denetim sektörü, günümüzde önemi gittikçe artan ve mali piyasalarda güven ortamının sağlanabilmesi ve gerekli şeffaflığın oluşturulabilmesi için kritik bir role sahiptir
Bağımsız denetçiler; aynen yeminli mali müşavirler gibi faaliyetlerini sürdürürken toplumda güven sağlarlar ve önemli sorunları çözmek suretiyle bağımsız olarak çalışırlar. Denetim planlama çalışmaları hazırlanırken iş gücü planlaması, zaman planlaması ve kaynakların verimli kullanımının planlaması yapılır. Bu ekip kurma işi Bağımsız denetimde ve Yeminli mali müşavirlikte hep aynıdır. İhtiyaca göre ekipte değişiklikler yapılabilir.
Bağımsız denetçiler; finansal tabloları analiz etmek suretiyle Piyasada güven ortamını sağlar ve böylece kamuyu aydınlatmış olurlar. Bu bilgiye ve enerjiye sahiptirler. Uluslararası bağımsız denetim şirketlerinin lisansına ihtiyaç olmadığı gibi, hiçbir faydası da yoktur.
1970 Senesinde dünya bağımsız denetim piyasasında 8 büyük vardı. Daha Sonra bu sayı 5 e kadar düştü. 2002 yılında patlak veren enerji devi ENRON nün iflası sırasında belge ve kayıtları yok ettiği iddiasıyla açılan davada denetim işini üstlenen 5 Büyüklerin öncüsü Arthur Andersen da suçlu bulundu. Gerçi Arthur Andersen daha sonra görülen davalarda aklandı ama bir daha toparlanamadı. Böylece 2002 yılından sonra, dünya piyasasında PRİCA WATERHOUSE COOPERS, ERNST&YOUNG, DELOİTTE TOUCHE TOHMATSU ve KPMG isimli 4 şirketin hâkimiyeti göze çarpmaktadır.
Sözü edilen 4. Büyükler, pazar paylarını arttırmak için yapacakları hamlelerin kendi zararlarına olabileceğini çok iyi biliyorlar. Böylece; kendiliğinden aralarında herhangi bir anlaşma olmadan paralel davranışlar içine girmişler ve birisi fiyat değiştirdiğinde genellikle diğerleri de değiştiriyor. Çünkü birbirleriyle etkin rekabete girmekten çekiniyorlar.
ENRON, WORLDCOM, PARMALAT, AHOLD ve KANEBO gibi skandalların hepsinin ortak özelliği bağımsız denetim şirketlerinin yapılan muhasebe hilelerini ve usulsüzlüklerini tespit edememeleridir. Bu firmalar müşteri kaybetmemek ve gelirlerini arttırmak için, toplumun çıkarlarını gözetmek yerine, kendilerinin ve denetledikleri firmaların çıkarlarını ön planda tutarak yatırımcıların milyonlarca dolar zarar etmesine neden olmakla suçlandılar.
SKANDAL FİRMA UNVANI ÜLKE BAĞIMSIZ DENETİM KURULUŞU
ENRON İLE WORLDCOM ABD ARTHUR ANDERSEN
PARMALAT İTALYA GRANT THORNTON-DELOİTTE
ROYALD AHOLD HOLLANDA DELOİTTE
KANEBO JAPONYA CHUAOYAMA-PWC
Dünya Bankası, altyapı yatırımları için ülkelere uzun vadeli borçlar veriyor. Dünya Bankası önce parayı veriyor, sonra da o ülke yönetimini ele geçiriyor. Dünya Bankası ve IMF birlikte hareket ediyor.
Dünya Bankası ekibi tarafından Mart 2007 tarihli, Standartlara ve Kanunlara Uyum Raporu hazırlanmıştır. Bu rapor (ROSC Raporu) olarak tanınır. ROSC Raporunda; bir taraftan Akademik Öğrenimi ve mesleki eğitimi iyileştirmeyi ileri sürerken, diğer taraftan TÜRMOB üyesi meslek mensuplarının bağımsız denetim konusunda birikim ve yetkinliklerinin sınırlı olduğu iddia edilmiş; “büyük şirketlerin” ve “kamu yararını ilgilendiren kuruluşların” denetimlerinin Uluslararası Bağımsız Denetim Şirketleri tarafından yapılmasının yasal altyapısının hazırlanması istenmiştir.
İşte burada; Bağımsız Denetim, Dünya Bankası talimatıyla uluslararası bağımsız denetim şirketlerine peşkeş çekilmek istenmiş ve maalesef öyle olmuştur.
Şeffaflık Ne Anlama Gelir: Menfaat sahiplerinin; işletmenin ticari sırları dışında kalan mevcut finansal durumu, yönetimi, faaliyetleri, strateji ve politikaları, geleceğe ilişkin hedef ve planları ile ilgili bilgilenmesi anlamına gelmektedir. Bu bilgilere herkesin kolayca erişebilmesi olması icap eder.
Bir şirket ne kadar şeffaf olursa o şirkete olan güvenli olur. Diğer bir ifade ile şeffaflık kamunun aydınlatılmasıdır.
KAYİK Denetimi yapan bağımsız denetim şirketleri her yıl şeffaflık raporlarını hazırlar ve yayınlar. Bunu zorunlu olarak yapmak zorundadırlar.
Yapılan araştırma sonunda; KAYIKLAR ve büyük firmalar bağımsız denetimlerini büyük ölçüde dört büyük bağımsız denetim firmalarından lisans satın alan bağımsız denetim şirketlerine denetlettikleri görülmüştür.
Bağımsız denetim kuruluşlarının;
· Mali durumlarının açık olması,
· Gelir elde ettiği kuruluşların kimler olduğunun açıklanması,
· Giderlerini hangi kuruluşlardan tedarik ettikleri açıklanması,
· Denetimini yaptığı firmalara finansal anlamda bağlılığının ölçülebilmesi,
· Ortaklık yapısının bilinmesi,
· Denetim kapasitesinin bilinmesi,
· Denetimi kalite kontrol sistemlerinin yeterliliği,
Gibi konuların bulunduğu raporların şeffaflığından bahsedilebilir.
İsim hakkı kullanan ve Kayık denetimi yapmış olan şirketlerin şeffaflık raporları incelenmiş ve neticede; raporlarda gider dağılımı dışındaki tüm unsurlara yer verilmiştir. Burada Gider neden hiç konu edilmemiş, bu unsur içindeki lisans bedelleri gizlenmek mi istenmiş sorusu ile ister istemez baş başa kalıyoruz. Çünkü yönetmenlikte böyle bir zorunluluk hükmü yoktur. Böylece isim hakkı kullanma bedellerinin gizlenmesi amaçlanmıştır. Dört büyüklerden hiç biri elini taşın altına koymamış yani şirketlerin ortaklık yapılarında yoklar sadece isim haklarının kullandırmışlardır. Fazla karıştırmağa gerek yok sadece bu hususların var olması yeterlidir. Yani raporların şeffaflıkla ilgisinin bulunmadığı ortadır. Diğer bir ifade ile 4. Büyüklerin arzularına göre bağımsız denetim yönetmenliği hazırlanmıştır.
Ayrıca bu bağımsız denetim şirketlerinin yüzde yüze yakın kısmı anonim şirket olup sermayeleri de asgari sermaye olan 50.000,00 TL tır. Bu husus düşündürücü olması gerek;
Şöyle ki;
Ticaret Hukuku Yönünden;
Anonim şirkette ve limited şirkette, ortakların sorumluluğu şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Diğer bir ifade ile ortaklar, şirketin borçlarından dolayı taahhüt ettikleri sermaye miktarına kadar bütün mal varlığı ile sorumludurlar. Bunu aşan kısım dolayısıyla hiçbir sorumlulukları yoktur
Kamu Hukuku Yönünden;
Şirket yönetim organları içinde yer almayan yani kanuni temsilci konumunda bulunmayan (pasif pozisyondaki) ortaklarla ilgili olarak,
Ticaret hukuku açısından geçerli olan sözü edilen bu kural, anonim şirketlerde vergi hukuku açısından da geçerli olmakla beraber, limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacaklarının tamamından, kendi sermaye payları oranında, doğrudan doğruya sorumlu ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tâbi bulunmaktadırlar. Takibatın tahakkuk aşamasında değil tahsilât aşamasında yapılması söz konusudur.
Burada ne var? Yukarıda söz konusu ettiğim gibi Bağımsız denetim yönetmenliği 4. Büyüklerin istekleri doğrultusunda kaleme alındığı için KAYİK denetimi yapan ve bu büyüklerden isim hakkı lisansı satın alan Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin kamu hukuku yönünden hiçbir sorumluluklarından bahsedilemez. Çünkü yönetmenliğe uymuşlardır. Zaten Ticaret hukuku yönünden şirketin sermayesi olan ”50.000,00”TL den paylarına düşen tutarları ortaklar tarafından ödemiş olması nedeni ile her hangi bir sorumlulukları bulunmamaktadır. İşte bunun için 50.000,00 TL. Sermayeli Anonim şirketler kurdurulmuştur.
Türkiye’de sözü edilen bu dört büyükler kamuoyu oluşturmak ve diğer yollarla bağımsız denetim sektörünü kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmiştir. Kurulmuş veya kurtulurmuş anonim şirketlerle lisans sözleşmeleri imzalamışlar ve bu sözleşmelere dayanılarak çok yüksek bedeller karşılığında isim haklarının kullanılmasını sağlamışlardır.
Bunun yanında 4.büyüklerin dışındaki vergi ve danışmanlık hizmeti veren profesyonel bağımsız denetim firmalarımız ve bağımsız denetçilerimiz vardır. Fakat bunların önü kesiliyor, kesilmesin bunların aldığı ücretler yurt içinde kalır ve ekonomiye katkıları olur. Bakın bunların önündeki engeller kaldırılırsa, büyürler gelişirler ve dünya çapında aranan profesyonel bağımsız denetim firmalarını oluştururlar.
Uygulamada bu gün bağımsız denetçilerin denetim vergi ve danışmanlık işini üstlenmeleri bu şartlar altında imkânsız görünüyor. Sadece 4.Büyüklerin istedikleri elemanlara rahatlıkla kavuşması için biz bağımsız denetçiler olarak iş aramak zorunda bırakılıyoruz. Bağımsız denetim sektöründe sözü edilen dört büyüklere hiç ama hiçbir ihtiyaç yoktur. Sadece isim hakkını kullandırıyor ve böylece bağımsız denetim geliri yurt dışına gereksiz yere çıkarılmış oluyor.
Sayın iktidar bu işe el koymanız kaçınılmaz bir zarurettir; başta bağımsız denetim yönetmenliğinin 14’üncü maddesinin üçüncü fıkrası olmak üzere gereken değişiklikleri yaptırın. Bu iş böyle yürümez.
660 sayılı KHK ile denetimin kapsam, biçim ve standartları ile denetçilik mesleğinin etik ilke ve kurallarını belirleme yetkisi KGK’ye verilmiştir. İşte burada büyük yanlışlık yapılmıştır. Şöyle ki; tek başına KGK na verilen bu görev “KGK-TÜRMOB-BDDK-EPDK-SPK” tan kurulu bir komisyona verilmiş olsaydı. Bağımsız denetim yönetmenliğinde insan hakları ayıbı olan rotasyonda ayrımcılık yapılmazdı. Haksız rekabet olmazdı. Bağımsız denetimin vaz geçilmez unsurlarından bağımsızlık zedelenmezdi.
Bağımsız Denetim Yönetmenliğinin 26/1-ç maddesine göre, 7 yıl denetim kuruluşu, 5 yıl denetçi rotasyonu hüküm altına alınmıştır.
Bu ROTASYON ile
· Ayrımcılık yapılmış ve tarafsızlık ilkesine aykırı davranılmıştır. Böylece de bağımsız denetçinin bağımsızlığı zedelenmiş olduğu meydandadır.
· Haksız Fiyat Rekabeti Hortlatılmıştır.
Böylece; Rotasyon kuralının bu şekilde uygulanması, amaçladığı denetçi bağımsızlığına katkı sağlamaktan öte, denetim firmaları arasında ayrımcılığa dayalı haksız rekabet nedeni olabilecek ekonomik sonuçlar doğurmaktadır. Bu sonuçların, sermaye piyasasının etkinliğine ve yatırımcıların bu piyasaya olan güvenlerine olan etkilerinin olumlu yansıyacağını düşünmek mümkün değildir.
İnsanlara sırf insan oldukları için eşit muamele edilmesi adaletin vazgeçilmez bir şartıdır. İnsanların eşit olmaları, her şeyden önce, herkesin tek bir kişi sayılmasını ve hiç kimsenin birden fazla sayılmamasını gerektirir. Aksine hareket etmek için haklı bir neden olmadıkça, insanlar adaletin gereği olarak eşit muameleyi hak ederler.
Eşit muamele tarafsızlık olarak da adlandırılabilir. Tarafsızlık insanlar arasında keyfî ayrım yapılmasını reddeder. Eğer farklı insanlar için esasta aynı olan nedenlerden hareketle insanlara belli bir tarzda davranılırsa ve onlar arasında ayrım yapmak için iyi nedenler yoksa o zaman onlara eşit olarak muamele etme ödevi vardır.
K.G.KURUMU; Denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak yetkilendirilmek (onaylanmak) için aranacak şartlar Yönetmeliğin 14’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir.
“Bağımsız denetçilerin kendi adına denetim üstlenebilmesi için aşağıdaki şartlar aranır:
a) Müteakip bentlerdeki şartları sağladıklarını gösteren bilgi ve belgelerle Kuruma onay için başvuruda bulunulması,
b) Başvuranın sorumlu denetçi olabilme şartlarını karşılaması,
c) Denetim kadrosunun, asgari olarak, 27 nci maddede belirtilen denetim ekiplerini oluşturabilecek nitelik ve genişlikte olması,
ç) Denetçilerin tam zamanlı ve asgari bir raporlama dönemi için istihdam edilmiş olması,
d) Denetim kadrosunda kendisi hariç en az bir sorumlu denetçinin bulunması,
e) Kendisinin ve denetçilerinin herhangi bir denetim kuruluşunda veya başka bir denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında ortak, kilit yönetici veya denetçi olarak görev almaması ve denetçilerinin ayrıca denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak faaliyette bulunmaması,
f) Denetim rehberleri dâhil olmak üzere, esasları Kurumca belirlenen kalite kontrol sistemine ilişkin politika ve süreçlerini yazılı olarak oluşturmuş olması,
g) Denetim faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütebilmesini teminen Kurum tarafından uygun görülecek düzeyde organizasyon, mekân, teknik donanım, belge ve kayıt düzenine sahip olması,
ğ) Kurumca onaylanmış olanların denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak sicilde kayıt ve ilan edilmesi.”
Şeklinde duyuruda bulunmuştur.
Bu duyurunun özünde; Denetim kuruluşları kisvesi altında 4.büyükler korunmuştur. Denetim üstlenen bağımsız denetçiler bu şartlar altında gelişemezler ve neticesinde şirketleşemezler. Bağımsız denetim hasılatının yüzde yüze yakın kısmı 4. Büyüklere akar ve akmaya da devam eder. Dolayısıyla Türkiye’nin paraları sorumsuzca dışarı çıkar ve çıkmaya devam eder. İşte böylece; 4.büyüklerin arzuları doğrusunda Bağımsız denetim yönetmenliği hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur.
Zaten büyük denetim kuruluşlarının piyasanın büyük payına sahip olması, yeni kurulan ve piyasaya henüz giren sermaye ve müşteri sıkıntısı çeken denetim şirketleri ve bağımsız denetçiler açısından büyük sıkıntı oluşturmaktadır.
Bağımsız denetime tabi olacak şirketlerin kapsamı genişletilmeli ve bağımsız denetim yönetmenliğinin yeniden objektif olarak hazırlanıp yürürlüğe konmalıdır.
Esasen;
Finansal piyasaların iyi işleyebilmesi ve gelişebilmesi için gerekli olan güven ortamının sağlanması gereklidir. Mali tabloların önemli yanlışlık ve hata riski içermeleri nedeniyle potansiyel finansal tablo kullanıcılarının karar almaları zorlaştırmaktadır. Bu nedenle finansal tablolar bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenerek gerekli şeffaflığın ve güvenin sağlanması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan, Uluslararası denetim standartları, denetçilerin bağımsız düşünme mantığı içinde olmalarını öngörmektedir. Tarafsız ve dürüst davranmanın dayanağı olan bağımsızlık, bağımsız denetçilerin vazgeçemeyecekleri bir niteliktir. Bu itibarla; Tüzel kişi bağımsız denetim kuruluşları ile denetim üstlenen bağımsız denetçilerin bağımsızlıklarının korunması, ayırım yapılmaması, bağımsız denetimde hayati önemdedir. Fakat yukarıda izah etmeye çalıştığım şekilde; ister 8. Büyükler olsun daha sonra ister 4. Büyükler olsun hiç de güvenilir değiller. Güvenilir olsaydı böyle olmazdı. Çeşitli skandallara karışmazlardı. Bağımsız denetim çoğu zaman takım halinde çalışmayı gerektirir. Bu nedenle takım çalışmasına yatkın olunmalıdır. Fakat bu dayatma ile olmaz, gerektiği şekilde bunu kendi tasarrufu ile denetçi yapar. Bırakınız Yeminli mali müşavirler nasıl münferit olarak görevlerini yapıyorlarsa, Bağımsız denetçilerde aynı şekilde yapsınlar. Müdahale etmeyiniz. Engel olmayınız, Unvan sahibi bağımsız denetçiler işlerini layıkıyla yaparlar, eğer yapmayan çıkarsa oda kamu önünde hesabını verir. Tekrar ediyorum denetim üstlenen bağımsız denetçiler; gerektiğinde işe göre ekiplerini kendi istekleri doğrultusunda oluştururlar ve en iyisini yaparlar. Eğer yapamayan çıkarsa piyasadan çekilmek zorunda kalırlar.
Burada uluslararası tekelin istekleri; Dünya Bankasının ROSC raporu doğrultusunda 660 sayılı KHK ve Bağımsız denetim yönetmenliği sayesinde CUK yerine oturmuştur. Yani yasal zemin hazırlanmıştır. Sözü edilen KHK ile Yönetmenliğin, Türkiye’nin menfaatlerine aygırı olduğu ve Bağımsız denetim gelirlerinin yurt dışına akmasına zemin hazırlanmış olduğu açıkça ortadır. Ayrıca; Bürokrasi her ne şekilde olursa olsun, uluslararası tekelin isteklerine boyun eğmemesi gerekir. Bunun neticesi olarak; Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluşlar, büyük oranda 4.büyükler tarafından denetlenmektedir.
Aşağıdaki şirketler KAYİK kapsamındadır (BDY m. 4/1-l):
a. Halka açık şirketler,
b. Bankalar,
c. Sigorta şirketleri,
d. Reasürans şirketleri,
e. Emeklilik şirketleri,
f. Faktöring şirketleri,
g. Finansman şirketleri,
h. Finansal kiralama şirketleri,
i. Varlık yönetim şirketleri,
j. Emeklilik fonları
k. 6362 sayılı Kanunda tanımlanmış olan ihraççılar,
l. 6362 sayılı Kanunda tanımlanmış olan sermaye piyasası kurumları:
· Yatırım kuruluşları,
· Kolektif yatırım kuruluşları,
· Sermaye piyasasında faaliyette bulunacak bağımsız denetim, değerleme (gayrimenkul değerleme dahil) ve derecelendirme kuruluşları,
· Portföy yönetim şirketleri,
· İpotek finansmanı kuruluşları,
· Konut finansmanı ve varlık finansmanı fonları,
· Varlık kiralama şirketleri,
· Merkezî takas kuruluşları,
· Merkezî saklama kuruluşları,
· Veri depolama kuruluşları,
· Kuruluş ve faaliyet esasları Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen diğer sermaye piyasası kurumları
SONUÇ:
1 – Dünya Bankası ROSC isimli Raporu ile ülkemizin aleyhine 4. Büyüklerin lehine yaratmış olduğu kötü niyetli ortam ışığı ile düzenlenmiş olan, 660 Sayılı KHK ve Bağımsız Denetim Yönetmenliğinin; Eşitlilik, Tarafsızlık ve Adalet ilkelerine uygun bir şekilde yeniden ülke menfaatlerine uygun bir şekilde hazırlanması şarttır.
2 – Denetim kapsam, biçim ve standartları ile denetçilik mesleğinin etik ilke ve kurallarını belirleme yetkisinin sadece KGK Kurumuna değil Eşitlilik kurallarına uygun bir şekilde “ KGK-TÜRMOB-BDDK-EPDK-SPK “ tan kurulu bir komisyona verilmesi çok uygun ve adaletli olur.
3 – Denetim kuruluşları ile Denetim üstlenenler arasında yaratılan, eşitsizlik. Ayrımcılık ve Tarafsızlığa son verilerek demokratik bir güzelliğe kavuşulması gerekmektedir.
4 – Haksız rekabete son verilmesi ile Bağımsız denetim sektöründe iyi niyet kurallarına uygun bir çalışma düzenine geçilmesi zorunludur.
5 – Şeffaflık raporlarında tam şeffaflık kuralları uygulanmalıdır. İllaki ayrıntılı bir biçimde GİDER kalemlerine yer verilmelidir. Ne kadar denetim sektörü şeffaf olursa o kadar denetim sektörü güvenli olur. İşte bu güveni yaratmak zorunlu olup ülke yararınadır.
6 – KAYIK denetimlerini, Tüm denetim kuruluşları ve Denetim üstlenen bağımsız denetçiler eşit bir şekilde ayrıcalık olmaksızın yapmalıdır. Her denetim kuruluşu ve bağımsız denetçiler kendi ihtiyaçlarına uygun bir şekilde kadrolarını kurma yeteneğine sahiptirler.
7 – İthal ve ihraç edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin kabul edilemeyecek ölçüde yüksek veya düşük olması ve ciddi şüphelerin bulunması durumunda kıymet araştırılmasına gidiliyor.
Bu böyle olmakla beraber niçin ve neden ithal ve ihraç edilen hizmetin beyan edilen kıymetinin kabul edilmeyecek derecede yüksek ve düşük olması ve ciddi şüphelerin bulunması durumunda kıymet araştırması yaptırılmıyor. Niçin bu konuda yönetmenlik çıkartılmamış, boşluk yaratılmıştır. Her halde; Bağımsız denetim lisans bedelleri örtülmek istenmiştir.
8 – 4. Büyükleri kollarsan ve korursan, bu konuda sömürü ortamı yaratanlara ortak olursun. Bu da Türkiye düşmanlığıdır.
YMM/BD HASAN SANCAK
İYMMO: 1537
TC: 567 940 18134