Ülkemizde sıklıkla karşılaşır olduğumuz vergi ve sigorta prim afları sonucu birçok kişide devlete yapacakları ödemeleri zamanında yapanların mağdur olduğu söylemi ve algısı oluştu. Bu algı pek ala haklıydı. Konuyla ilgili ilk adımı Sosyal Sigortalar Kurumu (SGK) attı. Primini zamanında ödeyen ve diğer ek şartları yerine getiren kişilerin primlerini yüzde 5 oranında daha düşük ödeme imkanı getirildi. Ziyadesiyle memnuniyet oluşturan bu uygulamaya eski adıyla Maliye Bakanlığı kayıtsız kalamadı. 6824 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun yeniden düzenlenen mülga mükerrer 121’inci maddesinde değişikliğe giderek vergisini zamanında ödeyen mükelleflerin kurumlar ve gelir vergilerini yüzde 5 oranında indirimli ödeme imkanı getirdi. Buraya kadar her şey kulağa hoş geliyor ama söz konusu vergi indirimini düzenleyen 301 sıra no.lu Gelir Vergisi Tebliği’nde uygulamaya ilişkin çelişki var. Dolayısı ile uzaktan göründüğü kadar kolay olmayan bir konu.
Tebliğdeki çelişkiye girmeden önce belirtmek gerekir ki, kurumlar veya gelir vergisi beyannamesini keserken sistemin verdiği uyarı tam içerikli değil ve bu uyarıya itibar ederek ilerlemek risk içeriyor. Tam içerikli olmamasından kastım, beyanname verilirken sistemin verdiği uyarı içeriğinden daha fazla hata, beyanname kesildikten sonra çıkabiliyor veya verdiği uyarı tam otomasyon sağlanamamış dairelerden alınan veriler ise hatalı olabiliyor. Burada olması gereken, beyannamenin sisteme gönderilip kesilmeden karşımıza çıkan uyarılar için, ispat edici mahiyette barkotlu bir çıktı vererek vergi idaresini de beyanına bağlayıcı kılmalıdır.
Tebliğdeki çelişkiye gelecek olursak, mezkur tebliğin dördüncü bölümünde vergi indiriminden yararlanma şartlarından bahsedilmiş. Hepsine tek tek değinmek yerine, birbiri ile çelişen 4/a ve 4/c bölümünden bahsedeceğim. İlk olarak 4/a bölümünde “İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde verilmiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması” şartı bulunuyor. Buna ilaveten tebliğin 4/c bölümünde ise “Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dâhil) 1.000 TL”nin üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması” şartı getirilmiştir. Bu iki kısmı incelediğimizde 4/a bölümüne göre hiçbir vergi borcunu geciktirmemesi gerekir denilmiş iken, 4/c bölümünde ise beyannamenin kesileceği tarih itibariyle 1.000 TL’den fazla borcunun bulunmaması yani 1.000 TL’ye kadar borcun varsa indirimden yararlanabilirsin demesi tam bir çelişkidir. Tebliği yayınlayanlar bir karar vermelidir. Hiç borcumuz olmayacak mı yoksa bin TL’ye kadar borcumuz olabilir mi?
Son ve önemli bir husus da, örnekle açıklayacak olur isek firma 2017 yılı kurumlar vergisi beyannamesini 25.04.2018 tarihide verecek olsun. Beyannamesinde 100 bin TL. vergi indirimi hesaplanmıştır. Bu tarih itibariyle hiç borcu olmayan firma kurumlar beyannamesini yüzde 5 vergi indirimli olarak verdikten sonra, 2015/Nisan dönemi KDV tahakkukunda yer alan 29.90 TL’yi bir gün geç ödemiş olduğunu fark ediyor. Bu durumda 4/a bölümüne göre firmanın yüzde 5 indirim hakkı bulunmuyor. Eğer firma aynı dönem vergisini hiç ödememiş olsaydı 2015/Nisan döneminde 2017 Kurumlar Vergisi Beyannamesi verilme süresi olan 30 Nisan 2018 tarihine kadar faizi ile bin TL’ye ulaşmayacağından dolayı; ilgili tebliğin 4/c bölümüne göre indirimden yararlanma imkanına sahip. Hadi bakalım işin içinden çıkın çıkabilirsen. Bir gün geciken 29,90 TL kamu alacağı için heba olan 100 bin TL vergi indirimi. Ümit ederim ki yetkililere de iletmeye çalıştığım bu konu kısa zamanda düzeltilerek, bu şekildeki küçük detay hatasından kaynaklı büyük hak ihlali bertaraf edilir.
Dünya Gazetesi | 22.09.2018