Değerli DÜNYA okurları, 14 Eylül’deki makalem sonrasında bu konudaki ilk adım 15 Eylül’de Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret Bakanlığı tebliği ile geldi. Hem bu düzenleme hem de yapacağımız diğer öneri ve değerlendirmelerle konuya devam ediyoruz.
7- Teknik İflas Konusunda;
a- Ödenmedikçe kur etkisini dikkate almama
Öncelikle tebliğdeki geçici maddeden:” …henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı dikkate alınmayabilir” şeklindeki açıklamadan başlamak gerekir.
Vergi Usul Kanunu açısından bir düzenleme yapılmadıkça, kurumlar vergisi beyanı açısından bu değerleme yapılmak zorundadır.
SPK, KGK, BDDK’nın (Bankalar açısından da bir düzenleme yapılmış) bağımsız denetim, muhasebe ve denetim standartları açısından bunu kabul edebilmesi zor görünmektedir.
Değerleme yapmak vergi pozisyonu açısından işe geliyor ancak bilançonun zayıflaması nedeniyle işe gelmiyor olabilir.
b- Sermayenin azaltılması konusu
Mali idare azaltılan sermayenin iç kırılımına (Sermayenin kaynaklarına: nakit, fonlar…) bağlı olarak, hiç vergilenmemiş sermaye unsurlarına öncelik vererek vergileme eğilimindedir. Bu konuya bu duruma uygun bir çözüm getirilmelidir.
c- Sermaye artırımı yapılabilmelidir.
Uygulamada sermaye kaybı ve borca batıklık halinde sermayenin artırılmasına izin verilmemekte, tamamlamaya zorlanmaktadır. Kolayca sermaye artırımı yapılabilmelidir.
Özellikle ortakların şirketten olan alacaklarının sermayeye ilavesi kolaylaştırılmalı, engel çıkarılmamalıdır. Çok sayıda işletmede şirkete sermaye koyma konusunda ortakların mali güçlerinin eşit olmaması nedeniyle farklılıklar mevcuttur. Sermayeye ilave edilmezse şirketi destekleyen ortak haksızlığa uğrayacak veya bu durum mekanizmayı tıkayacaktır.
d- Ortakların tamamladıkları sermaye gelir değildir. Mali idare süratle (Geçen yazımızda da belirttiğimiz üzere) bu konuyu açıklığa kavuşturmalıdır.
e- Mali yapıyı güçlendirecek diğer önlemler kolaylaştırılmalıdır.
Geçen yazımda belirttiğim, başta varlıkların değerlenerek değerleme farklarının bilançoya yansıtılması olmak üzere tüm olası araçlar kullanılabilmelidir.
8- Şüpheli hale gelen alacakların KDV’si
Yapılan bir düzenleme ile (Yasal takibe başlanılan veya borçlunun konkordato ilanı veya iflas isteminin kabulü gibi durumlar nedeniyle) şüpheli hale gelen alacaklarla ilgili KDV kısmı, değersiz alacaklarda olduğu gibi düzeltilebilmelidir. Aksi taktirde tahsil edilemeyen alacaklarla ilgili ödenen KDV’ler şirketin mali yapısını zayıflatabilecektir.
9- Vazgeçilen alacaklarda mahsup
Vazgeçilen alacaklarda geçmiş yıl zararlarına da mahsup imkanı getirilmelidir.
Dünya Gazetesi | 19.09.2018