Ülkemizde enflasyon düzeltmesi en son 2004 yılında yapılmış olup, bu tarihten sonra şartlar oluşmadığı için mükellefler kayıtlarında yer alan iktisadi kıymetleri enflasyon düzeltmesine tabi tutamamış, taşınmazlar kayıtlarda tarihi maliyetle varlığını sürdürmüştür.
Hükümet, mayıs ayı içinde çıkarttığı yasa ile, bilanço esasına göre defter tutan tam mükellef gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin aktiflerinde yer alan taşınmazlarının değerlerinin Yİ-ÜFE değerindeki artış oranı dikkate alınarak yeniden belirlenebilmesine olanak sağladı.
Değerleri yeniden belirlenecek olan taşınmazlar; arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olacaktır.
Finans ve bankacılık sektöründe faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları, münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler ile Vergi Usul Kanunu’nun 215 inci maddesi uyarınca kendilerine kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler bu uygulamadan faydalanamayacaklardır.
GENEL TEBLİĞ HANGİ BELİRLEMELERİ YAPMIŞTIR?
Taşınmazların yeniden değerlemeye tabi tutulmasına ilişkin 500 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlandı. Tebliğde uygulamaya ilişkin olarak detaylı açıklamalar yapıldı. Yapılan düzenlemeleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
– Mükellefler, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yasal defter kayıtlarında yer alan taşınmazların tamamı veya bir kısmı için bu düzenlemeden yararlanılabileceklerdir.
– Maliyet bedeline intikal ettirilen giderler ile maliyet bedeline dâhil edilen kredi faizleri ve kur farkları da yeniden değerleme kapsamına girecektir.
– Yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmazlara ait birikmiş amortismanlar da taşınmaza uygulanan katsayı ile yeniden değerlemeye tabi tutulacaktır.
– Yeniden değerleme, uygulamadan yararlanma hakkına sahip mükelleflerin 25/05/ 2018 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan taşınmazlar ile bunlara ait amortismanlar esas alınmak suretiyle 30/09/2018 tarihine kadar yapılabilecektir.
– Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.
– Yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmazların elden çıkarılması halinde, pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışları, kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.
– Bu uygulamadan yararlanılması için, söz konusu tarihe kadar yeniden değerleme işleminin yapılması ve değer artışına ilişkin verginin de yeniden değerleme işleminin yapıldığı tarihi izleyen ayın 25’inci günü akşamına kadar beyan edilip ödenmesi zorunludur.
– Değer artışı üzerinden % 5 oranında hesaplanan verginin zamanında beyan edilmemesi veya tahakkuk eden verginin süresinde ödenmemesi halinde bu madde hükümlerinden faydalanılamayacaktır.
UYGULAMADAN YARARLANANLAR ÇOK ŞEY KAZANACAK…
Bir şirket düşünelim; 2005 Şubat ayında 2 milyon lira, 2011 Ağustos ayında 6 milyon liraya 2 adet gayrimenkul satın almıştır. Bu şirketin Mayıs 2018 kayıtlarında bu gayrimenkuller, 8 milyon lira olarak yer almaktadır.
Bu şirket, Yİ-ÜFE oranı uygulanarak gayrimenkullerini yeniden değerlemeye tabi tuttuğunda; bu gayrimenkullerin değeri bilanço da 8 milyon liradan 16 milyon 760 milyon liraya yükselecektir. Bu işlemin şirkete maliyeti, 438 bin lira olacaktır.
Şirket bu maliyete katlanarak hangi avantajlara sahip olacak?
1- Bilançonun aktif büyüklüğü bu iki gayrimenkul ile ilgili olarak 8 milyondan, 16 milyon 760 bin liraya yükselecektir.
2- Bu işlemden sonra bu gayrimenkullerle ilgili olarak 8 milyon değil, 16 milyon 760 bin lira üzerinden amortisman hesaplanmaya devam edilecektir.
3- Bu uygulama olmasa idi, şirket bu gayrimenkullerini 2019’da 20 milyon liraya satması durumunda; 12 milyon liralık kâr üzerinden %22 Kurumlar Vergisi ödeyecekti. Bu uygulamadan faydalandıktan sonra bu gayrimenkullerin 2019’da yine aynı fiyatla satılması durumunda, matrah 3 milyon 240 bin lira olacaktır. Bu durumda şirket; 2.640.000 lira Kurumlar Vergisi yerine 712 bin 800 lira Kurumlar Vergisi ödeyecektir.
Yukarıdaki örnekte, ilgili şirketin Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki gayrimenkul satış kazancı istisnasından faydalanamadığı varsayılmıştır.
Bu istisnadan faydalanması durumunda; ortaya çıkan gayrimenkul satış kazancının %50’sinin vergi dışı olacağı ve Katma Değer Vergisi’nin de hesaplanmayacağını hatırlatalım.
Ülkemizin bugün içinde bulunduğu ekonomik kriz şartlarında, yükselen faizlere rağmen bankalardan kredi almanın çok zor olduğu bu dönemde; taşınmazların gerçek değerleri ile bilançoda yer almasının kredi alma ile ilgili olarak şirketlerin elini güçlendireceği tespitini de yapmamız gerekmektedir.
Sözcü Gazetesi | 09.08.2018