Vergi idareleri, risk ve hedef denetimlerini değerlendirmek için veri tabanlı komplike teknikleri artan şekilde benimserken, şirketlerin daha fazla sayıda ülke vergi idaresine dijital vergi beyannamesi ve belge sunması bekleniyor.
Dünyada son 5 yıl içinde, KDV ile mal ve hizmet vergisi beyannamelerinin online doldurulmasının ve elektronik faturalamanın hayatımıza girerek yaygınlaştığı gözleniyor. Brezilya belki de dünyadaki en gelişmiş e-fatura sistemiyle bu uygulamaya öncülük etti. Bu sistem, vergi idaresinden elektronik mühür ve işlemlerin eş zamanlı olarak bildirilmesini gerektiriyor.
Bu alanda yaşanan diğer gelişmelere göz atalım;
– Bazı Avrupa ülkelerinde ‘bölünmüş ödeme’ mekanizmasının (Türkiye’deki KDV stopaj uygulaması gibi) hayata geçirilmesi. Böylelikle, bir işlemdeki KDV, alıcı tarafından vergi idarelerinin kullanımı için oluşturulmuş ayrı bir banka hesabına doğrudan havale ediliyor.
Brezilya, Çin, Hindistan ve Tayvan gibi İtalya da düzenlenmiş fatura çıkış sistemini yürürlüğe koymak için adım atıyor.
– KDV ile mal ve hizmet vergisi beyannamelerindeki bilgilerin önceden doldurulması. Örneğin; Hindistan’da tedarikçilerin beyan ettiği satışlar müşterilerinin alış iadesinde otomatik dolduruluyor.
– Eş zamanlı vergi bildiriminin geliştirilmesi. Sadece Brezilya değil, İspanya da SII (Anlık Bilgi Tedariki) sistemiyle dönüşüme katıldı. Macaristan, Polonya, Norveç, Litvanya ve Fransa’da da vergi bildirimi için standart denetim dosyalarıyla SAF-T (Standart Denetim Dosyası- Vergi) sistemi mevcut.
– Singapur’da olduğu gibi hükümetlerin önleyici risk kontrolleri yürüten vergi mükelleflerine yönelik tutumunun değişmesi.
Öncelikler ve performans
Geçtiğimiz yıllardan bu yana dolaylı vergi liderleri, dolaylı vergilerin şirketlerinin işletme sermayesi üzerindeki etkisinin farkına varıyor. Ancak, dolaylı vergilerin şirketlerin nakit durumu üzerinde negatif etkisinin olduğu yönündeki algı yaygınlaşıyor. KPMG’nin 50 ülkede çeşitli şirket ve kurumlardan 400 vergi yöneticisiyle yaptığı Dolaylı Vergi Uygunluk araştırmasına katılanların yüzde 59’u dolaylı vergilerin işletmeleri üzerinde negatif etkisinin olduğunu belirtirken, katılımcıların yalnızca yüzde 6’sı etkinin pozitif olduğu yönünde görüş bildirdi.
Ancak bu etki, kredilerin ve ödemelerin zamanlamasını etkin şekilde yöneterek, en kısa sürede tazminat talebinde bulunarak, vakti geldiğinde doğru meblağları ödeyerek ve işlemlerde hatalardan kaçınarak pozitif yöne çekilebilir. Ayrıca, şirketin nakit durumunu iyileştirecek basit fırsatlardan da fayda sağlanabilir.
Risk ve kontrol
Risk tespiti ve kontrolü alanında, dolaylı vergi bölümleri bölgeler arasında anahtar önemdeki dolaylı vergi risklerini tespit ettiklerini söylüyorlar. Bu riskler arasında, nakit girişini ilgilendiren süreçlerdeki ve ‘sipariş-tahsilat’, ‘alım ödeme’ ve ‘kayıt ve raporlama’ döngüleri gibi nakit çıkışına ilişkin riskler bulunuyor.
Araştırmaya katılan şirketlerin büyük bir kısmı, bölgesel vergi risklerini tespit ettiğini ve bu riskleri yönetmek için süreç ve kontrol mekanizmalarını devreye koyduğunu belirtiyor.
– Yıllık geliri 20 milyar doların üzerinde olan büyük ölçekli şirketlerin çoğu ve diğer şirketlerin büyük kısmı iç kontrolleri için öz değerlendirme metodunu uyguluyor.
– Büyük ölçekli şirketlerin yüzde 81’i, dolaylı vergi kontrollerini iç denetime tabi tutuyor.
– Araştırmaya katılan şirketlerin üçte biri (yüzde 37’si), iç kontrollerini değerlendirmesi için dış denetçilerle çalışıyor.
Uygunluk modelleri geliştirmek
Şimdilerde çoğu global şirket dolaylı vergi beyannamelerini şirket içinde, çoğunlukla yerel olarak hazırlıyor. Ancak, ortak hizmet merkezleri veya global hizmet merkezleri tarafından merkezi bir şekilde hazırlanan beyannamelerin oranı artıyor.
Örneğin; araştırmaya katılan şirketler arasında Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde uygunluk faaliyetlerinin yüzde 27’si dış hizmet sağlayıcıları aracılığıyla yürütülüyor. Bölgede dolaylı vergi beyannamelerini şirket içerisinde hazırlayanların oranı ise yüzde 19.
Şirketlerin büyük kısmı, gelecek 3 yıl içinde uygunluk modellerini dış kaynak kullanımına odaklanacak şekilde düzenleyeceklerini belirtti. Şirketler böylelikle, üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarının sunduğu ölçek ekonomisinden faydalanırken, ana faaliyetlerine odaklanabilecekler.
Teknoloji ve kaynaklara yatırım
Araştırmaya katılan dolaylı vergi liderlerinin yüzde 74’ü, gelecek 3 yıl içinde teknolojiyi yatırım için öncelikleri haline getireceğini ifade ederek, odak noktasında ciddi bir değişime işaret etti. Yatırım öncelikleri arasında teknolojiyi yüzde 48 ile ‘veri ve analitik’ takip etti. Kısa süre öncesine kadar, dolaylı vergi bölümleri çoğunlukla çalışan sayısını artırmaya ve süreç iyileştirmeye odaklanıyordu. Ancak finans dönüşümünün son evreleri, maliyetleri azaltmak ve çalışan sayısından ziyade verimliliğe odaklanmak üzerine.
Odak noktasındaki değişim ayrıca, dolaylı vergi bölümlerinin teknolojinin her zamankinden daha büyük önem taşıdığını gözlemlediğini ortaya koyuyor. Zira hükümetler, dijital veri teslimine ve şirketin vergi ve mali hesaplarına doğrudan erişime yöneliyor. Yeni nesil uyumu yönlendiren detaylı bilgi için eş zamanlı talepleri karşılamak amacıyla dolaylı vergi bölümleri şirketlerinin işlemsel verileri konusunda daha fazla kontrol ve görünürlüğe ihtiyaç duyuyor.
Hükümetler ve kamu, global şirketlerden vergi konusunda daha fazla şeffaflık ve sorumluluk beklerken, dolaylı vergi liderleri vergi verilerinin detaylarını ve bu verilerin nasıl yönetildiğini anlamalı. Teknoloji yakın gelecekte, işlem seviyesindeki verinin netliğini ve bütünlüğünü teyit etmek için uygulanabilir çözümlerden birini sunabilir.
Teknolojiye yatırım yapmak konusunda artan zorunluluğa karşın, bazı dolaylı vergi liderleri belki de teknolojinin iş tanımlarını değiştirebileceği konusunda tehdit hissederek kararsız kalabilirler.
Robotik, yapay zeka ve mekanik/ makine öğrenimindeki gelişmeler, gerekli beceri gruplarını değiştiriyor. Geleceğin dolaylı vergi liderleri, dolaylı vergi bilgilerini ve teknoloji becerileriyle desteklemek zorunda kalacak. Akıllı yazılımlar, dolaylı vergi kurallarını yalnızca dünya rejimleri çapında yorumlayıp uygulamayacak, aynı zamanda anlayışını da uyarlayabilecek. Özellikle de yeni yasaların çıktığı ve mevzuata ilişkin değişikliklerin yapıldığı durumlarda.
Vergi teknolojisini, otomasyon ve veri analitiğini benimsemek, dolaylı vergi liderlerinin katma değer yaratmak amacıyla riskleri ve fırsatları daha iyi değerlendirmesini sağlayabilir.
Abdulkadir Kahraman – KPMG Türkiye Vergi Bölüm Başkanı
Dünya Gazetesi – 23.06.2018