Geçtiğimiz cumartesi günü Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın tarafından TBMM Başkanlığı’na “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” sunuldu. Teklifte vergiye ilişkin bazı düzenlemelerde yer alıyor.
Bu düzenlemelerde yer alan konulardan bir önemlisi de bilanço usulüne göre defter tutanlara yeniden değerleme yapma olanağının öngörülmesi.
Bilindiği gibi, mükelleflerin kayıtlarında yer alan iktisadi kıymetler en son 2004 yılında Vergi Usul Kanunu’nun “enflasyon düzeltmesi” hükümleri uyarınca güncellenmiş, daha sonra enflasyonun söz konusu iktisadi kıymetlerin değerlerinde yarattığı aşınmayı giderici hiçbir çalışma yapılmamıştı. Bu sakıncayı gidermek için bende yazılarımda, enflasyon düzeltmesi uygulanmayan yıllarda yeniden değerleme veya benzeri bir uygulama yapılmasını önermiştik.
Bu önerimiz nihayet, ancak kısmen yaşama geçmektedir. Kısmen diyoruz, çünkü yeniden değerleme sadece 2018 için bir geçici madde ile yürürlüğe konulmaktadır. Oysa bu müessesenin enflasyon düzeltmesi yapılmayan her yıl için kalıcı madde ile düzenlenmesi yerinde olurdu. Üstelik Teklif, sadece taşınmazların yeniden değerlenmesini öngörmekte, diğer amortismana tabi iktisadi kıymetler için bir düzenleme öngörmemektedir. Oysa işletmelerin aktiflerinde kayıtlı taşınmazların değeri enflasyondan etkilenirken kamyonların veya makinelerin etkilenmediğini kabul etmek, iktisadi gerçeklere aykırıdır ve çarpık bilançoların ortaya çıkmasına yol açar.
Düzenlemeye göre tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasında defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (finans ve bankacılık sektöründe faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları, münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş, alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler ile döviz üzerinden kayıtlarını tutanlar hariç) bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle aktiflerinde kayıtlı bulunan taşınmazlarını (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmazlar hariç) 30.9.2018 tarihine yeniden değerleyebileceklerdir.
Burada bilanço usulünde defter tutanlar ile işletme hesabı esasında defter tutanlar ve serbest meslek erbabı arasında bir eşitsizlik yaratılmaktadır. Zira bu mükelleflerin de işleri ile ilgili, envanterlerinde kayıtlı taşınmazları bulunmaktadır. Bu eşitsizlikle bu mükelleflere adeta enflasyon vergisi ihdas olunmaktadır. Gerçi serbest meslek erbabının gelir vergisi mükellefleri içinde üvey evlat muamelesi görmesine alıştık. Ancak bu derecedeki bir ayrımcılığa her halde TÜRMOB ve diğer meslek odalarının yasama süreci içerisinde gerekli girişimlerde bulunarak karşı çıkacaklarını düşünüyorum.
Söz konusu diğerlerine nazaran ayrıcalıklı mükellefler, taşınmazlarının yeniden değerlenmesi sonucu oluşacak değer artışlarını özel bir fon hesabına kaydedecekler ve artık yeni değer üzerinden amortisman ayırmaya devam edeceklerdir. Bu fon sermayeye ilave dışında her hangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilemeyecek ve işletmeden çekilemeyecektir. Yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmazın satılması sırasında, fonda yer alan değer artış miktarı, satış kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır.
Fona yazılan değer artış tutarı, %5 oranında vergiye tabi tutulacaktır. Bu vergi yeniden değerleme işleminin yapıldığı ayı izleyen ayın 25. günü akşamına kadar beyan olunarak aynı sürede ödenecektir.
Burada ticaret hukuku açısından %5 vergi ile gizli yedek akçelerin açığa çıkartılması söz konusudur. Normalde, cari oran üzerinden vergi alınması gerekirdi. Yine normalde bu müessesenin bir vergi ertelemesi şeklinde düzenlenip, bakiye verginin taşınmazın elden çıkartılmasında alınması gerekir. Çünkü kural olarak yedek akçeler kurumlar vergisi matrahına dahildir ve vergilendirilmiş kazanç üzerinden ayrılır. Ancak Teklifle, fonun vergilendirilmesi, fondaki tutarların sermaye dışında başka bir hesaba nakline veya işletmeden çekilmesine yahut tasfiyeye kadar ertelenmesi sağlanmaktadır. Sermayeye önce eklenip, sonra sermaye azaltımına gidilirse, önce hangi kaynaktan yapılan sermaye artışının geri çekildiği tartışması ve vergilenip vergilenemeyeceğine ilişkin bir tartışma da burada yaşanacaktır.
Eğer Maliye Bakanlığı, Teklif yasalaştıktan sonra bir tarihte, taşınmazın elden çıkartılmasında söz konusu taşınmaza ilişkin değer artış fonunun da kapatılacağı şeklinde bir yorumda bulunursa, o halde bir vergi ertelemesi değil, taşınmaz değer artışlarının farklı oranda vergilendirilmesi söz konusu olacaktır ki bu da sistemi bozacaktır.
Dünya Gazetesi | 15.05.2018