Kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere 5736 sayılı Kanunla kurulan Kamu Denetçiliği Kurumunun görev alanına vergilendirme işlemleri de girmektedir.
Hakkında vergilendirme işlemi yapılan gerçek ve tüzel kişiler dava açmadan önce Kamu Denetçiliği Kurumuna da başvurabilirler.
Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport numarasını, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını, varsa, merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirlenen şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuruda bulunulabilmesi için, İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular ilgili kuruma gönderilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir. Vergilendirme işlemleri için işlem sonrasında doğrudan Kuruma başvuru yapılabilmektedir.
Kuruma yapılacak başvurunun, başvuru konusu işleme ilişkin dava açma süresi (örneğin vergi/ceza ihbarnamelerinde 30 gün, ödeme emrinde 15 gün) içinde yapılması zorunludur. Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği idareden isteyeceği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Kanunda Kurumun, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırması öngörülmüştür. Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını, başvuru süresini ve başvurulacak makamı da gösterir. İlgili idari merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
Kuruma başvuru ile durmuş olan dava açma süresinin yeniden (kaldığı yerden) işlemeye başlaması, çeşitli hallere göre farklılık göstermektedir. Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar. Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi hâlinde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar. Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması hâlinde de durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
Kuruma başvuru ile ilgili yasal düzenlemeler ve dava açma süresine etkisi yukarıdaki gibidir. Ancak kuruma başvurunun işlemin yürütülmesine etkisi, ne olacaktır? Bu konu Kanunlarımızda düzenlenmemiştir. Bu boşluğun Kanun düzeyinde mutlaka giderilmesi gerekmektedir.
Şimdiki duruma göre böyle bir soruya, İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinden hareketle bir cevap oluşturulabilir. Kuruma başvuru konusu ikmalen, re’sen veya idarece yapılan bir tarh işlemi aleyhine ise, tarha konu kamu alacağı ancak vergi mahkemesi kararı ile tahakkuk edebileceğinden, dava açılmazsa işlemin yürütmesinin dava açma süresinin işleyişinin sonuna kadar, dava açılırsa vergi mahkemesi kararının oluşumuna kadar durması gerekir. Buna karşılık, dava açmakla zaten yürütmesi kendiliğinden durmayan (örneğin ihtirazi kayıtla verilen beyan için yapılmış tahakkuk işlemi veya ödeme emri gibi) bir işlem Kuruma başvurunun işlemin yürütülmesine etkisi olmaması gerekir. Zira bu gibi işlemlerde yürütmenin durması, ancak mahkeme kararı ile olabilmektedir. Kamu Denetçiliği kurumunun bu gibi işlemlerde yürütmeyi durdurma gücü veya yetkisi yoktur.
Bu konunun, yeni vergi usul kanunu çalışmaları sırasında mutlaka dikkate alınması ve yasal düzeyde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Çünkü bu konunun Kanunlarda açıklığa kavuşturulmamış olması, vergilendirme işlemlerinde kamu denetçisine başvuru sayısındaki azlığın başlıca sebebidir.
Dünya Gazetesi | 08.03.2018