İçerisinde özellikle KDV ile ilgili olarak devrim niteliğinde pek çok düzenlemeler bulunduran Kanun Tasarısı nihayet önceki gün Meclis’e sunuldu. “Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nda yer alan ve iş dünyasını yakından ilgilendiren düzenlemeleri, irdelemesine sonraki yazılara bırakarak, hemen aktarayım istedim.
Tasarı, 1.1.2019 tarihine kadar birikecek devreden KDV sorununa an itibariyle çözüm getirmemekle birlikte, biriken tutarların iadesi yolunda çözümün kapısını açmaktadır. Aynı zamanda bundan sonra devreden KDV birikimi olmaması için de çeşitli tedbirler öngörmektedir. Bu tedbirlerin başında ise “grup KDV beyannamesi” müessesesi ve “hasılat esaslı vergilendirme” müessesi gelmektedir.
Tasarı ile mükelleflerin alışları nedeniyle ödediği katma değer vergisinin hesaplanan katma değer vergisi ile telafi edilememesi nedeniyle oluşan ve sonraki döneme sürekli devreden katma değer vergisinin belli bir süreden fazla devretmesi durumunda mükellefe iade edilmesi öngörülmektedir. Tasarıyla, mükelleflerin bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu hallerde, aradaki farkın iade edilmeyeceği kuralı kaldırılmakta ve her bir vergilendirme dönemine ilişkin oniki ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin izleyen altı ay içinde mükellefe iadesi öngörülmektedir. Ancak bu düzenlemenin 1.1.2019’da yürürlüğe girmesi öngörülmektedir. 1.1.2019 öncesinde birikmiş ve indirim yoluyla giderilememiş KDV’nin ise ayrı ve özel bir hesaba alınması, ödenecek KDV’den mahsubu dışında bu hesabın kullanılmaması ve bu şekilde birikmiş devreden KDV’nin idareye tanınan yetki çerçevesinde ve bütçe olanakları çerçevesinde yıllara yayılı şekilde iadesi yahut muhtelif vergi borçlarına mahsup edilmesi veyahut gider yazılması konusunda düzenlemeler yapmaya Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Tasarı ile Maliye Bakanlığı, kurumlar vergisi mükelleflerinin talebi üzerine, KDV beyannamelerinin birleştirilmesine ilişkin olarak en az %50 oranında ortağı olduğu diğer kurumlar vergisi mükellefleriyle birlikte talepte bulunan kurum nezdinde grup KDV mükellefiyeti tesis ettirmeye yetkili kılınmaktadır. Bu yetki kullanıldığında, “grubun bazı şirketleri KDV ödüyor bazıları ile alacaklı kalıyor” eleştirisi ortadan kalkacak ve grup şirketlerinin KDV hesapları birbirlerini dengeleyecektir. Grup KDV mükellefiyetinde, gruba dâhil olanların tamamı vergiden müteselsilen sorumlu olacaklardır.
Vergi Usul Kanunu’nda tam inceleme ve kısmi inceleme için inceleme süreleri öngörülmekle birlikte KDV iade incelemeleri için bir süre öngörülmemişti. Tasarı ile iade incelemelerine de üç aylık inceleme süresi getirilmektedir. Bu konudaki boşlukta bu şekilde giderilmektedir. Öte yandan Tasarı ile SMMM’lere KDV iade raporu hazırlama yetkisi verilmesinin de yolunu açmaktadır. Tasarıyla ayrıca süresinde alınamayan vergi iadeleri için, tecil faizi oranında faiz ödenmesi de öngörülmektedir.
Tasarı ile mükelleflerin alışları nedeniyle ödediği katma değer vergisinin hesaplanan katma değer vergisi ile telafi edilememesi nedeniyle oluşan ve sonraki döneme sürekli devreden katma değer vergisinin belli bir süreden fazla devretmesi durumunda mükellefe iade edilmesi öngörülmektedir. Tasarıyla, mükelleflerin bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu hallerde, aradaki farkın iade edilmeyeceği kuralı kaldırılmakta ve her bir vergilendirme dönemine ilişkin oniki ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin izleyen altı ay içinde mükellefe iadesi öngörülmektedir.
Ancak bu düzenlemenin 1.1.2019’da yürürlüğe girmesi öngörülmektedir. 1.1.2019 öncesinde birikmiş ve indirim yoluyla giderilememiş KDV’nin ise ayrı ve özel bir hesaba alınması, ödenecek KDV’den mahsubu dışında bu hesabın kullanılmaması ve bu şekilde birikmiş devreden KDV’nin idareye tanınan yetki çerçevesinde ve bütçe olanakları çerçevesinde yıllara yayılı şekilde iadesi yahut muhtelif vergi borçlarına mahsup edilmesi veyahut gider yazılması konusunda düzenlemeler yapmaya Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Tasarıyla, gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına yapılan teslimler de ihracat işlemi kapsamına, adi ortaklıkların anonim şirkete dönüşmesinde doğan KDV’de istisna kapsamına alınmaktadır.
Tasarıyla ayrıca faydalı ömrünü tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin iktisabında yüklenilen KDV ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin iktisabında yüklenilen KDV’nin kullanılan süreye isabet eden kısmının indirim olanağı sağlanmaktadır.
İndirim hakkını vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içinde kullanılmasını öngören düzenleme de değiştirilerek, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını izleyen takvim yılı sonuna kadar kullanılma olanağı sağlanmaktadır.
Tasarı ile transfer fiyatlandırması içeren bedellerde yüklenilen KDV’nin, ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenmiş olması halinde indirimine izin veren düzenlemedeki yurt içi işlemler aleyhine oluşmuş eşitsizlikte giderilmektedir. Böylece transfer fiyatlandırması içeren bedellerde yüklenilen KDV’nin indirilmesi olanağı yurt içi işlemlerde de –teslim veya hizmet ifasında bulunan mükellefin bu KDV’yi beya ederek ödemiş olması koşulu ile- sağlanmaktadır.
Tabii ki başka değişiklikler de var. Ben sadece en önemlilerini sıraladım.
Birikmiş devreden KDV’nin mükellefe ödenmesi, birikmiş devreden KDV’nin önüne geçici tedbirler ihdası, grup KDV beyannamesinin yolunun açılması, serbest meslek erbabı ile işletme hesabı esasındakilere kolay vergilendirme yolu öngörülmesi, bazı eşitsizlik/adaletsizlik veya uygulama sorunlarının giderilmesi gibi değişiklikler, adeta devrim gibi cesur adımlardır. Bence bu adımları atan veya atılmasını sağlayan Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal’ı kutlamak gerekir.
Dünya I 01.03.2018