Vergi inceleme sürecinin sonunda inceleme sonuçlarını içeren “vergi inceleme raporu” yazılır. Bu rapor dayanak alınarak kesilen vergi ve cezalar da bir “ceza ihbarnamesi” ile mükellefe tebliğ edilir.
Bazı vergi inceleme raporları “vergi tekniği raporları”nda bulunan bilgilere dayanılarak hazırlanmaktadır. Vergi tekniği raporları naylon fatura sirkülasyonu, zarar-amortisman indirimi veya nakli gibi teknik hususların bulunması durumunda düzenlenmektedir. Böyle durumlarda bir mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu baz alınarak, (bu mükellefle alış-verişi olan) başka birçok mükellef hakkında “vergi inceleme raporu” (suç raporu- türev rapor) düzenlenmekte ve cezai işlem yapılmaktadır. Özellikle bir mükellefin sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediğinin tespit edildiği hallerde, bu mükelleften belge alanlara (bu mükellefle alışverişi olanlara) sadece diğer rapora atıf yapılarak cezai işlem yapılmaktadır.
Vergi tekniği raporuna dayanılarak işlem yapılan durumlarda İdare, ceza ihbarnamesinin ekine “vergi inceleme raporu”nu koymaktadır, “vergi tekniği raporu”nu ise koymamaktadır. Yani belgeyi düzenleyen kişinin belgelerinin niçin sahte veya yanıltıcı kabul edildiğini açıklayan -atıf yapılan vergi tekniği raporu- tebliğ edilmemektedir. İdare bunun gerekçesini de hakkında vergi tekniği raporu düzenlenen mükellefin vergi mahremiyetinin korunması olarak açıklamaktadır.
Hakkında cezai işlem yapılan mükellefe, bu işleme dayanak oluşturan “vergi tekniği raporu”nun tebliğ edilmemesi (gösterilmemesi) hukuka uygun mudur? Soruyu şöyle de sorabiliriz: Vergi tekniği raporlarının gönderilmemesi yapılan idari işlemi geçersiz kılar mı? (1)
Konuyla ilgili Danıştay içtihatları:
– Mükellefin kendisi adına düzenlenen vergi tekniği raporunun mükellefe tebliğ edilmemesi, savunma hakkının ihlali anlamına gelir. Bu durumda yapılan işlem geçersizdir. Tarhiyatın kaldırılması gerekir.
– Mükellefin kendi cezasına dayanak oluşturmuş (ama bir başka kişi -iş yaptığı kişi- adına düzenlenmiş) vergi tekniği raporunun gönderilmemesi ise savunma hakkının ihlali anlamına gelmez. Raporun gönderilmemesi hukuka uygundur zira hakkında vergi tekniği raporu düzenlenen mükellefin “vergi mahremiyeti”nin korunması gerekir.
Bize göre, vergi tekniği raporunun mükellefe tebliğ edilmemesi, tüm durumlarda VUK m. 35 ve 366. maddelerinde yazılı ceza ihbarnamesinin ekinde “tarhiyatın sebebinin ve hukuki dayanaklarının da yer alması” amir düzenlemesine aykırılık taşır. Zira kendisine kesilen cezanın dayanağını oluşturan nedenlerin gizli tutulması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kriterlerinden biri olan “adil yargılanma hakkı” kapsamındaki mükellefin savunma hakkını kısıtlayıcı bir sonuç doğurur. Çünkü çoğu vakit, kesilen vergi ve cezaların dayanağı, bu İdarenin mükellefe göstermediği vergi tekniği raporlarında yazılı bulunmaktadır. Suçlanan mükellefin savunmasını hazırlayabilmesi için kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebi konusunda bilgilendirilmesi gerekir.
Bu haliyle mevcut uygulama, idarenin elini güçlendirip mükellefin elini zayıflatmasından dolayı yargı aşamasında mevcut olması gereken “silahların eşitliği” prensibine de aykırıdır.(2)
Hakkında rapor tutulan kişinin “vergi mahremiyeti”nin korunması gerekçesi, bize göre “kabul edilebilir” bir gerekçe değildir. Zira, rapor üzerinde ilgili kişinin kimliği gizlenerek (gölgelemeler yapılarak) vergi mahremiyeti korunabilir. Mevcut uygulama işlemin dayanağını gizlemekte, vergi idaresinin işlemlerini gerekçelendirme mecburiyetini yok saymaktadır ve mükellef haklarına aykırı bir uygulamadır.
—————
(1) Uygulamada İdare bu raporları sadece konunun yargıya taşınması durumunda ve mahkeme hâkiminin talep etmesi halinde göndermektedir. Yargılama aşamasında da raporu sadece hâkim tetkik etmekte, rapor mükellefe ve vekiline gösterilmemektedir. Raporun mahkeme tarafından talep edilmesi, gönderilmesi… yargılama sürecini uzatarak adil yargılanma hakkının da ihlaline yol açmaktadır.
(2) Mükelleflerin haklarındaki suçlamayı tam olarak öğrenmeleri, sadece yargı huzurunda savunma hakları ile ilgili değildir. Mükellef, yargı yoluna mı gideceğine yoksa idari itiraz hakkını mı kullanacağına, ancak suçlamanın ne olduğunu tam olarak bilmesi durumunda karar verebilir. (Doğrusöz Bumin, (http://muhasebedr.com/vergi-teknigi-raporu-dr-a-bumin-dogrusoz-16-04-2015/) (Erişim Tarihi: 13.11.2017).
Prof. Dr. Nurettin Bilici – Çankaya Üniversitesi
Dünya Gazetesi – 27.11.2017