Tahsilat ve ödemelerin belgelendirilmesi ve KDV uygulamasında önemi
Maliye Bakanlığı’nca Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile kapsama alınan mükelleflerin kendi aralarında ve tahsilat ve ödemelerini tevsik kapsamında olmayanlarla yapacakları 7.000 TL’yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini bankalar veya aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur. Her türlü mal teslim veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin; avans depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin; işletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptıkları her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunludur.
Tahsilat ve ödemelerin bu şekilde tevsiki (belgelendirilmesi) özellikle mal ve hizmet alım faturalarında yer alan katma değer vergisinin indirim ve iadeye konu olabilmesi bakımından çok önemlidir. Özellikle çekle ödemelerde sorunlar ortaya çıkmaktadır.
KDV’de müteselsil sorumluluk ve ödeme ve tahsilatların belgelendirilmesinin önemi
Mal ve hizmet alımları sonucu düzenlenen faturaların bankalar vasıtasıyla, çek ile, kredi kartı ile ve PTT yoluyla ya da kasadan nakit para karşılığında ödenmesi mümkündür. Ancak KDV Kanunu’nun 11’inci maddesinde hükme bağlanan, ’’verginin Hazineye intikal etmesi ‘’bakımından sorumlu duruma düşmemek için ödemelerin finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve uygun şekilde belgelendirilmesi gerekmektedir.
Bunun için alım satımı ve hizmet ifalarına ilişkin olarak gerçek durumu yansıtan faturaların ve ödenme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekmektedir. Ancak ,daha az vergi ödemek amacıyla bazı vergi mükellefleri sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyen mükelleflerden belge temin etmektedir. Bir kısım vergi mükellefleri gerçek ticari işlemleri yanında sahte belge ticareti de yapmaktadır. Bu mükellefler ekonomik zorluklara girmeleri nedeniyle bu yola baş vurabilmektedir. Sahte belge düzenleyen mükellefler alıcıdan tahsil ettikleri vergiyi Hazineye intikal ettirmemektedirler.
Bir kısım vergi mükellefleri mal veya hizmet satın almakta ve kendisine verilen faturanın gerçek durumu yansıtmadığını bilmemektedir. Vergi müfettişlerince yapılan incelemelerde durum ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda alım faturaları üzerinde gösterilen KDVnin indirimi kabul edilmemekte, cezalı tarhiyat söz konusu olmaktadırlar.
Sahte belge kullanımına karşı idarenin tutumu
İdare, sahte ve yanıltıcı belge düzenleyenler için incelemeler gerçekleştirmekte, “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır” hükmü gereğince vergilemeye yol açacak hususların objektif delillerle ispatını istemektedir. İşlemlerin gerçekliğinin ödeme belgeleri ve düzenlenmesi gereken diğer belgelerle ispatlanamadığı durumlarda incelemeyi yürüten vergi müfettişlerince sahte ve yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılması halince cezalı(3 kat vergi ziyaı cezası ve özel usulsüzlük cezası), kastın olmadığı durumlarda bir kat vergi ziyaı cezası ile ek vergi tarhiyatı söz konusu olmaktadır. Ayrıca hileli vergi suçu raporu düzenlenmesi söz konusu olacaktır. Kastın söz konusu olmadığı hallerde tarhiyat öncesi veya sonrasında idare ile uzlaşma yolu açıktır. Ancak ,uzlaşmalarda(son uygulamalara göre) vergi aslından genellikle ,indirim imkanı tanınmamakta cezada indirim mümkün bulunmaktadır. Cezada indirim miktarı geçmiş uygulamalara nispetle daha düşük olabilmektedir.
Bu nedenle ,vergi incelemesi aşamasında, ya da uzlaşma sağlanamadığında yargı aşamasında işlemlerin gerçekliğini ispatlamaya imkan verecek kanıtların ilgili yıl içinde sağlanması ve muhafaza edilmesi önem taşımaktadır.
İspat edici belgeler ve belgelerde bulunması gereken hususlar
KDV Uygulama Genel Tebliği’nde müteselsil sorumluluktan kurtulmak için gerekli ödeme belgelerine yer verilmiştir. Genel Tebliği’n ‘2. Müteselsil Sorumluluk’ başlığı altında yer alan ‘2.1.1 İşletme Doğrudan Taraf Olanlar’ alt başlığının 2. Paragrafında ‘Alıcılar, KDV dahil toplam işlem bedelini;
– 5411 sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar vasıtasıyla ödemeleri ve bankaya yapılacak ödeme sırasında düzenlenecek belgede satıcının (veya adına hareket edenlerin) adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile bankadaki hesap numarasını ve vergi kimlik numarasını doğru olarak yazdırmaları,
– Ödemelerin çek ile yapılmış olması (Türk Ticaret Kanunu’nun 785. maddesinin 1. ve 2. fıkrasına uygun olarak çek düzenlemeleri ve lehine çek keşide edilenin vergi kimlik numarasını yazmaları ),
– Ödemenin kredi kartı (iade talebinde bulunan kişi ve kuruma ait)tapu devri, kamu kurum ve kuruluşları aracılığı ile(ön ödeme avansı şeklinde kamu kurum ve kuruluşunun veznesine ödeme gibi) yapılması,
– Ödemenin PTT yoluyla yapılması halinde, ödeme sırasında düzenlenecek belgenin ibrazı(satıcının veya adına hareket edenlerin adı soyadı(tüzel kişilerde unvanı)ile banka hesap numarası ve vergi kimlik numarası doğru olmak kaydıyla)halinde müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmazlar’’ denilmiştir. Muvazaalı işlemler bu kapsamda değerlendirilmez. KDV Kanunu Genel Uygulama Tebliği’nde açıklanan özel esaslara tabi tutulan mükelleflerin durumunun ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Belirtelim ki, herhangi bir hesaba bağlı olmaksızın, örneğin kasadan ödeme yapılması şeklinde gönderilen havaleler sorumluluğu kaldırmaz. Öte yandan, dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri gibi ihracata aracılık eden mükelleflerin yukarıda açıklanan uygulamadan yararlanabilmeleri için ihracatına aracılık etikleri mükelleflerin de ödemelerini Tebliğde belirtilen şekilde belgelendirmeleri gerekir.
– Tahsilat ve ödemelere ilişkin ispat edici belgeler yanında taşıma, yükleme, ambalajlama ve benzeri işlemlerin faturayı düzenleyen mükellef tarafından yapılması halinde buna ilişkin belgeler, sigorta, vergi, resim harç gibi ödemeler söz konusu ise bunlara ilişkin belgeler; satıcının imzasını taşıyan, VUK hükümlerine uygun düzenlenmiş sevk irsaliyeleri işlemlerin gerçekliğini ispatlamada yararlı olur.
Çekle ödemelerde dikkat edilmesi gereken hususlar
Banka sistemi içinde kaldığı müddetçe bir mal veya hizmet bedelinin müşterinin kendi çeki ya da ciro ettiği bir çek ya da beyaz ciro ile teslim ettiği bir çek ile ödenmesi imkan dahilindedir. Çekin tam ciro ve beyaz ciro ile devri mümkün bulunmaktadır. Sattıkları mal veya hizmet bedellerini müşterilerinden aldıkları çeklerle tahsil eden ve ödemelerini de yine bu çeklerle yapan mükelleflerin çeklerini ciro etmelerinde uymaları gereken hususlar aşağıda açıklanmıştır.
Mal veya hizmet karşılığı alınan çekin tam ciro yapılması halinde çekin arkasında isim, unvan, vergi kimlik numarası ve adresinin yazılması yeterli olacaktır. Hamiline düzenlenen çek te aynı şekilde ciro edilebilecektir.
Mal veya hizmet bedellerini beyaz ciro ile tahsil edenler, bu çekleri için “çek alım bordrosu”
düzenlemelidirler. Bu bordroda çeki düzenleyen ya da çeki devredenin adı, soyadı, vergi kimlik numarası ile imza ve kaşesinin bulunması gerekmektedir.
Öte yandan, çekle yapılan ödemelerde müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap tutulmamak bakımından çekin tam ciro ile devri uygun olur.
Çek alım bordrosu düzenlendikten sonra bu çekler, satın alınan mal ve hizmet bedelleri karşılığı beyaz ciro ile verildiğinde “çek teslim bordrosu” düzenlenecektir. Bu bordrolarda da kendisine ciro yapılan satıcının veya yetkilisin adı, soyadı, vergi kimlik numarası ile imza ve kaşesinin bulunması zorunludur. Çek alım veya teslim bordrosunda birden fazla çekin bulunması halinde çeki keşide veya son ciro edenlerin isim ve unvanları ile çek tutarları bordroya ayrı ayrı yazılmalıdır.