Kişisel tarihimde en şahane anne sözlerinin ilk sırasına “nereye koyduysan oradadır” yazılırsa ikincisine de “terliklerini giy” yazılır. Bütün çelimsizliğime rağmen “yemezsen büyüyemezsin” dediğini hiç hatırlamam annemin; çünkü iştahlı bir çocuktum. Onun yerine sıska halime bakıp “yemiyor mu?” diye soranlara, “yiyor ama yakıyor” derdi.
Yemek ile büyümek arasındaki sihirli geçişe gelin bir de Yiğit Özgür‘ün şu efsane karikatürü üzerinden bakalım.
Dün açıklanan 2017 ilk çeyrek büyüme verisi sonrası, rakamlarla haşır neşir olan birçok insan bu sofranın etrafındaki insanlar gibi “yedik” yerine “büyüdük” sözcüğünü koyarak konuşuyordu birbiriyle.
Neydi böyle konuşmamıza sebep diye soracak olursanız, anlatayım.
Türkiye ekonomisi 2017 yılının ilk çeyreğinde beklentilerin ötesinde yüzde 5,0 büyüdü. Takvim etkisinden arındırılmış olarak büyüme yıllık yüzde 4,7 olurken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme bir önceki yılın aynı çeyreğe göre yüzde 4,5 arttı.
2017 ilk çeyrek GSYH medyan büyüme beklentisinin yüzde 3,8 şeklinde olduğunu hatırlatayım bu arada.
Detaylara bakıldığında, büyümenin ana sürükleyicisinin yıllık yüzde 9,4 ile devletin tüketimin harcamaları ile ihracat olduğu görülüyor. Gerek BloombergHT gerek TÜİK’in açıkladığı tüketici güven endekslerinde ilk çeyrekte tüketici güveninde bir iyileşme görmediğimiz gibi işsizlik oranının da arttığını izlemiştik. Durum böyleyken hane halkı tüketiminin son çeyrekte yüzde 5,1 arttığını görmekteyiz. Yatırımlar yüzde 2,2, ihracat yüzde 10,6, ithalat ise yüzde 0,8 büyüme kaydetmiş durumda. Hane halkı tüketimi büyümeye 3,1 yüzde puan katkı verirken, net ihracatın katkısı ise 2,2 yüzde puan oldu. Devlet harcamalarından 0,6 yüzde puan katkı gelirken stok değişiminin katkısı -2,3 yüzde puan oldu.
GSYH serisine üretim tarafından baktığımızda ise sanayi sektörünün yüzde 5,3 büyüdüğünü görmekteyiz. TÜİK’in açıkladığı aylık sanayi üretim endeksi ilk çeyrekte ortalama yüzde 2,1’lik büyümeye işaret etmekteydi. İki veri arasındaki fark kapanmadığı gibi açılmaya devam etmekte. PMI verisi, kapasite kullanım oranı ve reel sektör güven endeksi gibi öncü göstergelerden İmalat sanayi PMI verisinin ilk çeyrek ortalaması 50,23 ile genişleme bölgesinin üzerinde ve çeyreklik bazda yüzde 2,5’lik artışa işaret ederken, 2016 son çeyrekte ortalaması yüzde 77,6 olan kapasite kullanım oranı ise bu çeyrekte değişmeyerek aynı kalmıştı. Bir önceki çeyrekte 105,7 olan reel sektör güven endeksi ortalaması ise bu çeyrekte 104,4 olarak gerçekleşmişti.
2016 yılının son çeyreğinde yüzde 1,3 büyüyen tarım sektörü bu çeyrekte yüzde 3,2 oranında büyürken, ticaret, ulaştırma ve turizm sektörlerini kapsayan hizmetler sektörünün yüzde 5,2, inşaat sektörünün ise bir önceki çeyrek ortalaması ile aynı yüzde 3,7 büyüdüğü görülüyor. Finans hizmetleri ile bilgi ve iletişim sektörleri ise yüzde 12 ve yüzde 7,0 ile en fazla büyüyen sektörler olarak dikkati çekmekte.
Daha fazla rakama boğmadan sonuca gelecek olursam, özel tüketim ve ihracattan gelen güçlü katkıya kamu harcamalarının da destek vermesiyle büyüme ilk çeyrekte beklentilerin üzerinde gerçekleşmiş vaziyette. Bunda, mali genişlemenin kredi kanalı üzerinden -Kredi Garanti Fonu diye de okuyabilirsiniz- ve de vergi indirimleriyle talebin öne çekilerek özel sektör talebinin ivmelendirilmesi belirleyici oldu.
Peki ya önümüzdeki dönemler?
İkinci çeyreğe yönelik öncü veriler bu ivmenin korunacağını söylüyor ama yatırımlardan hala güçlü bir toparlanmanın işaretleri gelmiyor. Böyle olunca tüketim ve kamu harcamaları kaynaklı büyümenin bu şekilde ne kadar daha sürdürülebileceği sorusu ortada durmakta.
Sofradakiler gibi ziyadesiyle “şimdilik” mutlu olmaya devam edebiliriz çünkü gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akışı devam ediyor ve Türkiye de faizlerin mevcut düzeyiyle bundan payına düşeni alıyor.
Ali Orhan YALÇINKAYA
Dünya Gazetesi – 15.07.2017