2016 tüm dünya için zor bir sene oldu. Brexit’in yankıları henüz tazeyken ABD’deki başkanlık seçiminin beraberinde getirdiği endişeler, dalga dalga tüm dünyayı etkisi altına aldı. Sonrasında OPEC zirvesi, İtalya referandumu, ABD Merkez Bankası’nın faiz artış önerileri takip etti. Avrupa ve Amerika’daki önemli gelişmelere, bir de Ortadoğu’daki siyasi belirsizlik, güvenlik sorunu ve göçmen krizi eklendi. Bu gibi politik ve ekonomik belirsizlikler, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birleşme ve devralma süreçlerini olumsuz yönde etkiledi.
Türkiye’nin içinden geçtiği süreç ve ülkede yaşanan olumsuzlukların da etkisi ile 2016 yılında yatırımcıların Türkiye’deki birleşme ve devralma pazarına ilgisi oldukça azaldı. Öyle ki Türkiye, 2016 yılında gerçekleşen birleşme ve devralma sayısında, yabancı yatırımcının dahil olduğu işlemler açısından, 2009’dan bu yana en düşük rakamları gördü. Aslında geçmiş yıllarda da stabil bir yatırım ortamı yoktu; Türkiye pazarı, önceleri de dış ve iç etkenlere göre değişlik gösteren bir yatırım akışına sahipti. Ancak yine de Türkiye ile ilgilenen yabancı yatırımcılar, bu durumu ve sınırlarını biliyor, öngörülebilir risklere katlanmayı göze alarak yatırımlarını sürdürüyordu.
Ne var ki, 2016’da başta yerel ve uluslararası politik olaylar, artan jeopolitik riskler, darbe girişimi, güvenlik sorunları, olağanüstü hal olmak üzere Türkiye’nin yaşadığı zorlayıcı dönem, riskleri “öngörülebilir” olmaktan çıkardı ve yabancı yatırımcıların alışık olduğu konjonktürün ötesine geçti. Bu olumsuz gidişata Almanya ve Hollanda ile yaşanan kriz eklendi ve Türkiye en çok yatırım aldığı ülkeler ile ciddi gerilim yaşadı. Tabii, bunlara bağlı olarak uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin ve kurdaki dalgalanmaların da birleşme ve devralma pazarına ve Türkiye’nin ekonomisine olumsuz bir etkisi oldu. İlaveten, Türk Lirası’ndaki değer kaybı, özellikle gelirleri Türk Lirası cinsinden olan, yani ihracat yapmayan Türk şirketlerine yabancı yatırımcı ilgisinin önemli ölçüde azalmasına neden oldu.
Sayılarla 2016
Her yıl olduğu gibi, Deloitte, Ernst&Young ve PwC gibi önde gelen uluslararası bağımsız denetim ve danışmanlık şirketlerinin Türkiye’de gerçekleştirilen birleşme ve devralma işlemlerine ilişkin raporları yayınlandı. Hazırlanan raporlarda ufak farklılıklar bulunmakla birlikte, 2016 yılında birleşme ve devralma işlemlerinin yaklaşık olarak rakamsal görünümü şu şekilde:
– 2016 yılında Türkiye’de toplam 248 birleşme ve devralma işlemi gerçekleşmiş ve bu işlemlerin (tahmini) hacmi 7,7 milyar ABD Doları. 2015’te gerçekleştirilen 245 işlemin (tahmini) işlem hacmi ise 16,4 milyar ABD Doları. Dolayısıyla, 2016’da toplam işlem hacmi 2015’e göre %53 oranında düşmüş.
– 2015 yılında yabancı yatırımcıların dahil olduğu işlem sayısı ise 125 iken, 2016 yılında 93 işlem yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirilmiş. Bu işlemlere ait toplam işlem hacmi ise 2015’de 11,5 milyar ABD Doları iken 2016’da (tahmini) 3,8 milyar ABD Doları. Yani toplam işlem hacmi 2015’e göre %67 oranında düşmüş ve 2009’dan bu yana en düşük seviyeyi görmüş.
– 2016 yılında Türkiye’de birleşme ve devralma işlemi gerçekleştiren yabancı yatırımcılardan ABD’li, İngiliz ve Japon yatırımcılar işlem adedi bazında öne çıkıyor. Geçtiğimiz senelere göre yabancı yatırımcı profilinde bir değişim görüyoruz. Özellikle Katarlı, Güney Koreli, Japon ve Çinli yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi artarken, batılı yatırımcıların Türkiye’deki yatırım faaliyetleri, işlem adedi bakımından 2015 yılında 90 işlem yapılmışken 2016 yılında bu sayının 58’e düşmesi nedeniyle, 2015’e kıyasen %36 oranında bir düşüş göstermiş. Ancak Rekabet Kurumu’na bildirilen işlemler bakımından yabancılar tarafından Türk şirketlerinin devralmasında Hollanda ve Almanya’nın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bunun nedeni, esas olarak yabancı girişim fonlarının, alımı yapacak olan şirketlerini ağırlıklı olarak bu ülkelerde kuruyor olması.
– Türk yatırımcılar ise 2016 yılında yaklaşık olarak 3,9 milyar ABD Doları hacimle 155 işlem gerçekleştirmiş. Bu sayılar 2015’e göre %20 oranında daha düşük.
Türkiye’de birleşme ve devralmalar pazarının 2015 yılının da durgun geçtiğini göz önünde bulundurursak, bu düşüşlerle birlikte Türkiye pazarında varılan noktanın pek de iç açıcı olmadığını söylemek mümkün.
Öne çıkan pazarlar
2016 yılında birleşme ve devralmalar pazarındaki toplam işlemlerin büyük çoğunluğunu bilişim ve mobil hizmetler, teknoloji ve enerji sektörleri yatırımları oluşturdu. Enerji sektörü, işlem hacmi büyüklüğü açısından ilk sırada yer alırken, bilişim sektörü işlem adedi açısından birinciydi. Ayrıca, imalat ve finans da 2016’da öne çıkan pazarlar arasında.
Bu sektörlerin, 2017’de de hareketli olması bekleniyor.
2017’ye ilişkin beklentiler
Politik ve ekonomik belirsizlikler, kurdaki dalgalanmalar ve güvenlik sorunlarının Türkiye’de birleşme ve devralma süreçleri üzerindeki olumsuz etkilerinin 2017 yılında büyük ölçüde devam edeceğini söylemek gerçekçi olur. Mevcut konjonktür, 2017’de olumlu yönde ciddi bir gelişme beklememizi ne yazık ki güçleştiriyor. Yine de referandum sürecinin geride kalmasıyla birlikte 2016’dan daha iyi bir yıl bekleyebiliriz.
Aynı zamanda, Özelleştirme İdaresi’nin portföyündeki varlıkların özelleştirilmesi ve özel sektörde ise kurdaki dalgalanmaların durulmasını bekleyen askıdaki işlemlerin tamamlanması halinde 2017 yılının yine ülke potansiyelinin çok altında, ancak 2016 yılına nazaran nispeten daha iyi bir tablo olarak karşımıza çıkması söz konusu olabilir.