VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE VERGİ İNDİRİMİ / Dr. İsmail PAMUK – Yeminli Mali Müşavir

VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE VERGİ İNDİRİMİ

 

Dr. İsmail PAMUK-Yeminli Mali Müşavir

 

Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121’inci maddesinde düzenlenmiş olup, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin % 5’inin, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Söz konusu düzenleme, vergi mevzuatımızdaki, vergiye uyumlu mükellefler lehine istisnai düzenlemelerden biri olup, bu bakımdan kanaatimizce büyük önem arz etmektedir. Zira bu yöndeki düzenlemeler, vergiye uyumlu mükelleflerin motivasyonunu artırmaktadır. Bununla birlikte, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121’inci maddesindeki vergi indirimi şartlarının, sonradan yapılan bazı değişikliklerle bir parça esnetilmiş olmasına rağmen, hala katı olması nedeniyle pek çok mükellef bakımından uygulanabilirliği bunmamaktadır. Vergi indiriminin şartları ile bunlara ilişkin öneriler aşağıda açıklandığı gibidir. 

1-Vergi indiriminden; ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükellefleri (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere) yararlanabilir.

2-Hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 1/1/2020 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 1.400.000-TL’den fazla olamaz.

3-İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz) olması gerekmektedir.

Bize göre bu düzenleme, vergi indiriminin en ağır şartını oluşturmaktadır. Bir mükellefin bir yılda en azından vermesi gereken; 12 adet KDV, 12 adet muhtasar, 4 adet geçici ve 1 adet gelir/kurumlar vergisi olmak üzere 29 adet beyanname bulunmaktadır. Bu durum üç yıl için hesaplandığında verilmesi gereken beyanname sayısı 87 olmaktadır. Eğer bu 87 beyannamenin bir tanesi dahi zamanında verilmezse, 3 yıl boyunca vergi indiriminden yararlanılamayacaktır. Örneğin Şubat/2020 dönemi KDV beyannamesini zamanında vermeyen bir mükellef 2020, 2021 ve 2020 yılları için vergi indiriminden faydalanamayacaktır. Şubat/2020 dönemi KDV beyannamesi örneği özellikle seçilmiştir. Zira Şubat/2020 dönemi KDV beyannamesinin verilme süresi önce 24/04/2020 tarihine, sonrasında ise Covid-19 salgını nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması uygulamasından dolayı 27/04/2020 tarihine ertelenmiştir. Aynı dönem muhtasar beyannamenin verilme süresi ise 28/04/2020 olarak belirlenmiştir. Bu durumda, bazı mükellefler Şubat/2020 dönemi KDV beyannamesinin verilme süresinin, muhtasar beyanname ile aynı olduğunu düşünerek, KDV beyannamelerini de 28/04/2020 tarihinde vermişlerdir. Covid-19 sürecinde, bu yönde bir gözden kaçırmanın yaşanması, oldukça insani bir durumdur. Ancak KDV beyannamesinin süresinde verilmemiş olmasının bedeli, üç yıl boyunca vergi indiriminden yararlanamamaktır. Yapılan bir hatanın, bu şekilde ağır bir külfetinin olması, orantılılık ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bu şart esnetilmelidir. Bu konuda üç öneride bulunmak mümkündür:

a-Beyannamelerden birinin kanuni süresinde verilmemiş olması halinde, vergi indiriminden üç yıl boyunca yararlanılamama durumu, ilgili yılla olmak üzere bir yıl şeklinde kısıtlanabilir.

b-Beyannamelerden ilgili yıl içinde bir, üç yıllık sürede ise üç tanesinin süresinde verilmemiş olmasının, şartın ihlali sayılmayacağı yönünde düzenleme yapılabilir.

c-Beyannamelerin kanuni süresinden sonra 5 veya 10 gün gibi süreler içinde verilmiş olmasının, şartın ihlali sayılmayacağı şeklinde düzenleme yapılabilir.

4-İndirimden yararlanılabilmesi için, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde, beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, resen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.) gerekmektedir.

Bize göre bu şart da, vergi indiriminin ağır şartlarından biridir. Belli bir büyüklüğün üzerindeki firmaların incelenmesi halinde, tarhiyat olmaksızın incelemeden çıkmaları, çok az rastlanır bir durumdur. Diğer yandan yapılan tarhiyat, uzlaşmada bütünüyle kaldırılmamaktadır. Bu halde uzlaşma, hangi tutarla sağlanırsa sağlansın, vergi indiriminden yararlanmayı engelleyecektir. Tarhiyatın kesinleşmiş yargı kararıyla ortadan kalkması ise yıllar alabilecek bir süreçtir.

5-İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması ve ayrıca vergi aslı (vergi cezaları ile feri alacaklar dahil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması gerekmektedir.

Bu şart kapsamında, 1.000,00-TL’lik sınırlandırmanın artırılmasında fayda bulunduğu düşünülmektedir.

6-İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilenler, bu madde hükümlerinden yararlanamazlar.

Kaçakçılık fillerini işleyenleri kapsam dışında bırakan bu düzenleme, şüphesiz bir şekilde yerindelik göstermektedir. Ancak bu noktada, bu fillerin işlendiğinin tespit edilmesini esas almak yerine, kesinleşmesini esas almak hukuk devleti ilkesine uygun olacaktır.

Dr. İsmail PAMUK-Yeminli Mali Müşavir

ismailpamuk@consensusymm.com 

About Author

İsmail PAMUK

Comments are closed.