İmha edilen mallara ilişkin KDV düzeltmesi NİHAT CEYLAN – Yeminli Mali Müşavir

Özellikle gıda sektöründe ve ilaç sanayiinde sıklıkla kullanılan ve kendi mevzuatlarına göre imhası gereken mallara ilişkin vergisel düzenlemeler öncelikle 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) Kıymeti Düşen Mallar başlığını taşıyan 278. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre “Yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadı kıymetlerinde önemli bir azalış vâki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mûtat olmayan hurdalar ve döküntüler, üstupu, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir” hükmü caridir.

Diğer yandan bu türden malların emsal bedeli ile değerlemesi yapılırken VUK md 267’de yer alan ilk sıra ortalama fiyat esası ve ikinci sıra maliyet bedeli esası uygulama imkansızlığı nedeniyle üçüncü sıra takdir esasına göre,takdir komisyonu marifetiyle değerlemesi yapılmaktadır. Katma Değer Vergisi (KDV), harcamalar üzerinden alınan bir işlem (muamele) vergisi olma özelliği gereği, mal veya hizmetin üretim ya da ithalinden tüketiciye intikaline kadar olan her aşamada hesaplanan vergi tutarından, o mal veya hizmetin tedarikinde ödenen verginin düşülmesi esasına dayanarak uygulanır. İndirim sistemi adı verilen bu model, malın el değiştirdiği her aşamada katma değer yaratılması durumunda uygulanmaktadır. Mal veya hizmetin en son aşamada; yani, nihai tükeciye ulaşması aşamasında indirim sistemi sona ermekte ve vergi yükü tüketici üzerinde kalmaktadır.

Ancak, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesinin (c) bendinde sayılan ve madde gerekçesinde de açıklanan zayi olan mallar hakkındaki indirim kısıtlaması, uygulamada ticarî hayatın gerçekleri ile çelişmekte ve indirim mekanizmasının firmalar aleyhine bozularak KDV’nin nihai tüketiciymiş gibi firmalar üzerinde kalmasına yol açmaktadır. Firmaların faaliyetlerini sürdürürken son kullanma tarihinin dolması, çürüme, bozulma, hatalı üretim, kalite problemleri vb nedenlere tamamen kontrolleri dışında meydana gelen nedenlerden ötürü katlanmak zorunda kaldıkları imha edilmesi gereken ürünler nedeni ile bir de KDV düzeltmesi yapmak zorunda kalmaları, imha nedeni ile bir nevi cezalandırılmaları sonucunu doğurmaktadır.

Yapılan işin doğası gereği katlanılması zaruri olan ve tamamen firmaların kontrolü dışında olan nedenlerden ötürü imha edilmesi gereken ürünler nedeni ile KDV’nin düzeltilmesi, KDV’nin işleyiş mantığına aykırı olarak firmaları KDV’nin nihai yüklenicisi haline gelmektedirler.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin III-C-2.4. bölümünde konuya ilişkin Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV’nin İndirimi başlığında; “Mükellefl erin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin,3065 sayılı Kanun’un (30/c) maddesi hükmü uyarınca indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Söz konusu malların ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda da bu mallara ilişkin yüklenilen KDV indirilemez.

Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir” hükmü yer almıştır.

Genel tebliğde belirtildiği şekilde KDV’nin düzeltilmesi KDV’de vergilendirme sisteminin mantığı ve indirim mekanizmasına aykırı bir düzenlemedir ve ticari hayat ile çelişen bu haksız uygulamanın düzeltilmesi Türkiye’de faaliyette bulunan/ faaliyette bulunmayı düşünen işletmeleri olumlu etkileyecek ve KDV’nin mantığı ile uyuşmayan haksız bir uygulamanın düzeltilmesini sağlayacaktır. VUK’un 278’inci maddesine dayalı takdir komisyonu uygulamasının hızlı tüketim malları sektöründe uygulanmasının fiili imkansızlığının ortaya konması; birincil veya ikincil mevzuatta bu sorunu gidermeye yönelik ikincil araçların (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin almış Atık Şirketlerinin teslim alma tutanakları vb.) dizayn edilmesi uygulamanın düzenlenmesine yardımcı olacaktır. Diğer yandan 60 Nolu KDV sirkülerinde : Fire Sonucu Meydana Gelen Kayıplar başlığı altında aşağıdaki düzenleme yapılmıştır.

“Fire, bir malın imalat sürecinde veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı fiziksel kayıp olarak tanımlandığından, imalat sırasında veya sonrasında meydana gelen firelerin zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin de düzeltilmesine gerek yoktur. Ancak, yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplara ilişkin giderlerin, gelir veya kurumlar vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indiriminin kabul edilmemesi halinde, bu giderler dolayısıyla yüklenilen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün değildir. Sirkülerdeki düzenlemeye göre fire tanımı satış anına kadar kısım ile sınırlandırılmış olup, satıştan sonra raftan geri dönen ve aslında geri dönüş oranına göre fiyatlaması baştan yapılan geri dönüş ürünlerinin de zayi olan mal olarak değil, fire olarak kabul edilmesi ve KDV düzeltmesi yapılmamalıdır.

Sonuç değerlendirme

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesinin (c) bendinde sayılan ve madde gerekçesinde de açıklanan zayi olan mallar hakkındaki indirim kısıtlaması, uygulamada ticarî hayatın gerçekleri ile çelişmekte ve indirim mekanizmasının firmalar aleyhine bozularak KDV’nin nihai tüketiciymiş gibi firmalar üzerinde kalmasına yol açmaktadır. Yapılan işin doğası gereği katlanılması zaruri olan ve tamamen firmaların kontrolü dışında olan nedenlerden ötürü imha edilmesi gereken ürünler nedeni ile KDV’nin düzeltilmesi istenmektedir.

Maliye Bakanlığı- Vergi Konseyi tarafından KDV kanunun bütün paydaşlarından istenilen “Katma Değer Vergisi Kanunu Hakkında Görüş İsteme”- çerçevesinde değerlendirilerek KDV’nin düzeltilmesi yerine ikincil mevzuatta belirtilen fire tanımını sadece satış anına kadar kısım ile sınırlandırmayıp,- raf dönüşlerinin de kendi mevzuatlarınca imhası şartıyla zayi olan mal yerine üretim firesi olarak dikkate alınması sorunu ortadan kaldıracaktır.

NİHAT CEYLAN – Yeminli Mali Müşavir

Dunya.com /  Serbest Kürsü

About Author

Comments are closed.